Aşk ne güzel bir kavram... Sadece karşı cinse duyulanı değil, doğadaki her canlıya, aileye, dosta yani kısacası herşeye duyulan aşk belki de en kıymetli olanı. Ancak gelin görün ki son zamanlarda ekranlarda insanlara dayatılmaya çalışılan, herkesin diline pelesenk olup, birgün severken ertesi gün nefret edilen aşkı maalesef artık ne yaşar olduk ne de yaşatılan...
Evlilik programlarında yaşanan saatlik aşklar, dizilerde maddiyata dayatılan sanal aşklardan sonra birde magazin programlarına hergün konu olan aşk hikayelerine bakalım bir de. Kimden mi bahsediyorum? Tabi ki birkaç aydır magazin gündeminin ilk sıralarında yer almayı başaran eski manken Seçkin Piriler ve ihanete uğrayarak boşandığı eski eşi Duman grubunun solisti Kaan Tangöze ile bu ayrılığa sebep olarak ilan edilen kara kedi Kıvılcım Ural üçlüsü arasındaki kaos ortamına değinmek istiyorum..
Seçkin ile Kaan çiftinin aşk ile başlayan evlilikleri ihanet ile bitti.
Seçkin Piriler ihanetin ardından öfkesini içine bastırarak konu hakkında bir süre konuşmasa da canı yanan birçok kadın olarak mağduriyetini göstermek adına uzatılan birçok mikrofona serzenişte bulunup güçlü bir duruş sergilemeye çalıştı. Elbette zor bir durum elbette ihanet bir kadın için ciddi bir travma ancak aldatılmalarda konu maalesef bu duygulardan çıkıp iki kadın arasındaki savaşa dönüyor.. Nasıl mı?
Aldatan Kaan Tangöze, ihanete sebep olan görülen Kıvılcım Ural, aldatılan Seçkin Piriler. O zaman burada birbiriyle muhatap olması gereken kişiler Kaan ve Seçkin. Üstelik bir de ortada hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklar olunca yetişkinlerin birbirlerine sıkmaya çalıştığı kurşunların ortasında çocukları bırakmak neden? Şimdilerde Kaan olayların içinden sıyrılıp bir kenarda işini gücünü yapıp olayların üzerini kapatıp hayatına devam ederken, iki kadının savaşı gerçekten komik gözüküyor...
Kadınların egoları devreye girince ortada müthiş bir mücadele başlıyor. Ve herkes birbirini suçlayıp magazin gündemine malzeme olmaya devam ediyor. Ne gerek var buna? Aldatıldıysan bırak geçmişi. "Sana söylemesi kolay öyle yazınca olmuyor " dediğinize eminim ama inanın zor olacak ki yaşadıklarınızdan dersler çıkaracaksınız? Birçok kadın ihanet hastalığından geçmek zorunda kalıyor.. Ayrıca bu sadece kadına has bir duygu değil günümüzde artık erkeklerde çok rahat aldatılıyor. Seçkin'de yaşadıklarını şifalandırıp yoluna devam etmek zorunda. Bir davette mi karşılaştın, bir yerde karşına mı çıktı? İşte bu senin bu olaydaki sınavın? Dönüp gitmeyi görmemezlikten gelmeyi öğrenip içinde biriktirdiğin o negatif enerji ve öfkeyi kontrol etmek zorundasınız? Yoksa bu öfke sadece Seçkin'e zarar vermekten öteye geçmeyecektir?
Şifalandırın hayatınızı öfkelerinizi, hayat bu birileri çıkacak karşınıza kıracak, üzecek, ezecek ama siz bunlarda mücadele etmeyi öğrenmek zorundasınız.. Zira her yaşadığımız olayın bu evrende mutlaka bir sebebi olduğunu unutmayın.. Kimisi daha da güçlenip yola dimdik devam etmeniz, kimisi ise karşınıza çıkacak insanlara sizi hazırlama şeklidir...
Seçkin Piriler'e nacizane tavsiyem de annelik bu evrenin en büyük bedellerinden birisi. Ve hayatı boyunca unutmayacağı görevleri olduğunu unutmamalı. Bu olayları geçmişte bırakıp iki evladının birgün gelip internette anne babasıyla ilgili okuyacağı haberlere karşı önlem alarak sessizlik yasası uygulayarak yoluna tam gaz devam etmeli.. İki sağlıklı cocuk, saglıklı bir beden ve gençliğine bakarsa şükredecek ne çok şeyi olduğunu daha iyi anlayabilir. Zira hayat bu bugün Kaan yarın Ahmet ya da Mehmet isimler değişir belki ama hissettirdiği acı her daim aynıdır.. Bu sebepten bu acının tedavisini bulamazsan gelecek yeni acılara teslim olmak zorunda kalırsınız benden söylemesi. Nereden biliyorum?
Tecrübe ile sabit, hepimiz aynı sınavların kahramanıyız da ondan...