Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 52.’si düzenlenen ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ, sinefilleri mutlu edecek dopdolu bir program ve seçkin konuklarla merhaba demeye hazırlanıyor. 29 Kasım – 6 Aralık arasında coşkulu bir heyecana sahne olacak festival, sinemanın 120. yaşını, doğumundan bugüne sinemanın tüm renklerini kuşatan bir programla selamlıyor. AKM Aspendos, MİGROS AVM ve MARKANTALYA salonlarında sinemanın büyüsüne eşlik eden festival izleyicileri, her zaman olduğu gösterimlerin ardından film ekipleriyle düzenlenecek söyleşilere katılıp sorularını yöneltme fırsatı da bulacak. 52. Uluslararası Antalya Film Festivali, 29 Kasım akşamı çok özel bir filmle açılacak: Türk sinemasının ‘sultan’ı, yıllardır zirvede sürdürdüğü oyunculuk kariyerine yönetmenliği de başarıyla ekleyen Türkan Şoray, kamera arkasına geçtiği yeni filmi “UZAKLARDA ARAMA” ile festivalde. Şoray, bu filmle ilginç bir ortaklığa da imza atıyor; filmin senaryosu, Türk sinemasının en özgün ve çarpıcı kalemlerinden Onur Ünlü’ye ait. Sinemamızın bu çok özel işbirliğine oyunculukları ile katkıda bulunanlar arasında Mustafa Uğurlu, Fırat Tanış, Mehtap Bayri, Goncagül Sunar ve Fatih Al gibi isimler var. Projenin yapımcılığını üstlenen, Şoray’ın kızı Yağmur Ünal’ın da bu filmle beyazperdede görüneceğini hatırlatalım. Bir hafta sürecek sinema maratonunun ardından 6 Aralık akşamı yine Cam Piramit’teki kapanış gecesinde Altın Portakallar sahiplerini bulacak. Ulusal ve Uluslararası Yarışma bölümlerinde son dönemin en dikkat çekici yapımları Altın Portakal için yarışırken iki yerli film, hem ulusal hem de uluslararası yarışmada jüri karşısına çıkacak. Yönetmen ÖMER VARGI başkanlığındaki Ulusal Jüri ve İzlanda sinemasının dev ismi FRIDRIK THOR FRIDRIKSSON başkanlığındaki Uluslararası Jüri’nin değerlendirmesiyle oluşacak sonuçlardan teknik dallarda olanlar, aynı zamanda festival kapsamında gerçekleştirilen 2. Antalya Film Forum’un (AFF) da kapanış gecesi olan 5 Aralık’ta Geleneksel Altın Portakal ödülleri olarak, Antalya AKM’de sahiplerine verilecek. 52. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında ikincisi gerçekleşecek olan AFF’de Kurmaca Pitching Platformu ve Work in Progress Platformu’na ek olarak bu yıl proje aşamasındaki belgesel film projeleri de Belgesel Pitching Platformu kapsamında yarışacak. Kurmaca Pitching Platform’a seçilen 10 proje arasından ikisine, 30’ar bin TL’lik Kurmaca Pitching Platformu Ödülü verilecek. Work in Progress Platformu’nda seçilen beş projeden birineyse 100 bin TL değerindeki Work in Progress Ödülü, bir projeye de “Digiflame Renklendirme ve Görsel Efekt Ödülü” verilecek. Bu yıl ilki gerçekleşen Belgesel Pitching Platformu ise seçtiği 10 projeden ikisine 30’ar bin TL’lik Belgesel Pitching Platformu Ödülü verecek. Forum’da platformların dışında ustalık sınıfları, paneller ve endüstrinin önemli konularının tartışıldığı kahvaltı toplantıları düzenlenecek. Uluslararası Antalya Film Festivali, bu yıl şehrin marka değerine ve sinemamıza katkı sağlayacak çok önemli bir başlığı da festival programına ekledi: ANTALYA FİLM DESTEK FONU (AFDF). En az üçte biri Antalya’da geçecek şekilde çekilecek uzun metrajlı bir filme, proje aşamasında destek olmayı amaçlayan AFDF; kentin, film endüstrisinin gözde lokasyonlarından birine dönüştürülmesi yolunda önemli bir rol oynayacak. AFDF’de ele alınacak projelerse şöyle: - ALBÜM (Yapımcı: Can Yoel Meranda, Senarist-Yönetmen: Mehmet Can Mertoğlu)
- CİNAYET (Yapımcı: Erol Mintaş, Senarist-Yönetmen: Taylan Mintaş) HAYATIMIN AŞKI (Yapımcı: Derya Tarım, Yönetmen: Atıl İnanç, Senaryo: Ceyda Aşar)
- KAR (Yapımcı – Senarist - Yönetmen: Emre Erdoğdu)
- PUSULA (Yapımcı - Yönetmen: Alpgiray M. Uğurlu, Senaryo: Alpgiray M. Uğurlu, Burak Türker)
- YİNE BANA DÖN (Yapımcı-Senarist: Atay Sözer, Yönetmen: Aydın Sayman)
- YOL HİKAYESİ (Yapımcı: Dilek Keser, Senarist-Yönetmen: Ulaş Güneş Kaçargil)
-
ONUR ÖDÜLLERİ Türk sinemasının, askeri darbenin de etkisiyle ’80 sonrası girdiği kaotik atmosferin içinden umut dolu işler çıkarmayı başarabilmiş ve bunu uluslararası ödüllerle de taçlandırmış bir büyük usta... “Yapacağımı yaptım” deyip köşesine çekilmemiş, hâlâ kamerasının başında yeni keşifler peşinde bir genç ruh... Türkiye’ye, “Hakkari’de Bir Mevsim”le Berlin’de Gümüş Ayı dahil dört ödül kazandıran ERDEN KIRAL, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü’yle selamlanacak. Yaşam Boyu Onur Ödülü’nün takdim edileceği diğer ustalarsa; unutulmaz performansları ve klasikleşmiş yerli komedilerde Yeşilçam’ın efsane isimlerinden birine dönüşen AYŞEN GRUDA ve kariyeri boyunca 200’e yakın filmde rol alan, sinema ve televizyon ekranlarının en deneyimli karakter oyuncularından KAYHAN YILDIZOĞLU. Yıldırım Önal Anı Ödülü ise bu yıl, 1964’te yedi filmde birden rol alarak sinemaya hızlı bir giriş yaptıktan sonra Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Yılmaz Duru ve Duygu Sağıroğlu gibi ustalarla çalışan ve “Selvi Boylum Al Yazmalım” da dahil pek çok filmde seslendirme de yapan TİJEN PAR’a emanet. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin, Türk sinemasının emektarlarına vefasını göstermek adına verdiği ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ EMEK ÖDÜLÜ’nü, bu yıldan itibaren bir danışma kurulu belirleyecek. Bu yıl; yapımcı Baran Seyhan, yönetmen Hakan Gürtop ve geçen yılki Emek Ödülü’nün sahibi, ışık şefi Ali Salim Yaşar tarafından yapılan değerlendirme sonucu, ödülün bu yılki sahibi, set amiri SONAY KANAT oldu. Türk sinemasına 50 yıla yakın zamandır emek veren Kanat; aralarında “Teyzem”, “Kaçıklık Diploması”, “Cenneti Beklerken”, “Bedrana”, “Kınalı Yapıncak” gibi filmlerin de bulunduğu 35 filmde set amiri olarak görev yaptı. Yıldız Kenter ve Cüneyt Gökçer’in başrollerini paylaştığı “Yaşlı Gözler” filminde yönetmen Ertem Eğilmez’in asistanlığını da üstlenen Kanat’ın oyunculuk yanı da var. Kanat; ünlü yönetmen Win Wenders’in de yapımcıları arasında olduğu “Yer Demir Gök Bakır” ile “Damgalı Kadın”, “Milli Mücadele Kahramanları” ve “Amasya’da Yaşanan Tarih” filmlerinde rol aldı. DÜNYA SİNEMASININ YILDIZLARI ANTALYA’DA! 29 Kasım akşamı Cam Piramit’te gerçekleştirilecek açılış töreni aynı zamanda dünya sinemasının yıldızlarını da ağırlama heyecanına sahne olacak: Fransa’nın dünya sinemasına armağan ettiği efsanevi isim, CATHERINE DENEUVE, Oscarlı İngiliz aktris VANESSA REDGRAVE, birbirinden farklı ve orijinal karakterlerin başarılı oyuncusu KATHLEEN TURNER ve yine Oscar’lı, başarılı, beyefendi, karizmatik oyuncu JEREMY IRONS! Yaşam Boyu Başarı ödülü alacak olan, sinemanın diva’larından Catherine Deneuve, henüz 14 yaşında başladığı kariyerinde 58 yılı geride bıraktı. 1957 yılında oynadığı “Kolejli Kızlar / Les Collegiennes”den 2015 tarihli üç yapıma dek 130 civarında filmde rol aldı. Sinemaseverler, festival boyu, Deneuve’ün rol aldığı “Yeni Ahit / The Brand New Testament,” “Şerburg Şemsiyeleri / Les Parapluies de Cherbourg” ve “Hindiçin / Indochine” filmleri de izleme imkanına sahip olacak. Oscar, Tony ve Emmy ödülü sahibi İngiliz tiyatro, televizyon ve sinema oyuncusu Vanessa Redgrave de açılış gecesinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü alacak. Tiyatro alanında tanınmış bir aile olan Redgrave ailesine mensup olan oyuncu; Oscar’ın yanında iki Emmy, iki Altın Küre, iki Cannes En İyi Kadın Oyuncu, Tony, Screen Actors Guild ve tiyatroda da Laurence Olivier ödülleriyle de başarısını defalarca ispatlamış bir isim. Kendisi aynı zamanda 2 dalda Oscar adayı ve Altın Palmiye sahibi, usta yönetmen Michelangelo Antonioni imzalı, sinemanın kilometre taşlarından “Cinayeti Gördüm / Blow Up” gibi filmlerde ve “Derin Darbe / Deep Impact” ile “Görevimiz Tehlike / Mission Impossible” gibi popüler yapımlarda da aldı. Redgrave’in oynadığı, sinema tarihinin epik klasiklerinden "CAMELOT" festival kapsamında bir sürprizle gösterilecek! Filmin iki efsane başrol oyuncusu, aynı zamanda uzun yıllardır evli olan Vanessa Redgrave ve Franco Nero da filmin gösterimine katılacak! Ünlü çift ayrıca festival kapsamında bir de masterclass verecek. Perdeden ve sahneden taşan enerjisiyle tanınan Kathleen Turner, “Güllerin Savaşı / The War of the Roses” filminin 25. yılı için gerçekleştirilen özel gösterime katılmak üzere 52. Antalya Uluslararası Film Festivali’nde olacak. Açılış gecesinde kendisine Yaşam Boyu Başarı ödülü sulunacak olan Turner, 35 yıllık kariyerinde “Body Heat”ten Broadway oyunu “High”a dek canlandırdığı karakterlerle ne kadar değişken ve enerjik bir oyuncu olduğunu kanıtladı. John Huston’ın yönettiği “Prizzilerin Onuru” ile Komedi Müzikal Film Dalında En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre ödülü kazanan Turner, Francis Ford Coppola imzalı “Peggy Sue Evleniyor / Peggy Sue Got Married” filminde evliliği yıkılmak üzereyken birden geçmişine dönerek hayatının gidişatını etkileyen olayları yeniden yaşama imkanı bulan taşralı güzel performansıyla Oscar’a aday gösterildi. Geniş kitleler, Turner’ı, özellikle Michael Douglas ile birlikte oynadıkları, ünlü oyuncuya ilk Altın Küre’sini kazandıran “Amazon’da Fırtına / Romancing the Stone”, “Nil’in İncisi / Jewel of the Nile” ve “Güllerin Savaşı / War of the Roses” adlı sevilen gişe hitleriyle hatırlar. Turner’ın pek çok güçlü performansı arasında 1994’te kült yönetmen John Waters imzalı “Belalı Anne / Serial Mom”da sıradan banliyö ev kadınının şiddet potansiyelini ortaya bütün enerjisiyle çıkarması ve filmin toplumsal eleştirisini doruğa taşıması önemli yer tutar. Tiyatroda yoğun biçimde çalışan, yönetmenlik de yapan Turner’ın kitapları da özellikle kadınlara ilham veren biyografik eserler. İngiltere’nin en yetenekli ve karizmatik aktörlerinin başında gelen Jeremy Irons’a da Yaşam Boyu Başarı Ödülü takdim edilecek. Tiyatro sahnesinde başladığı oyunculuk kariyerine kısa zamanda uluslararası dikkatleri üzerine çeken bir ivme kazandıran aktör, henüz ikinci sinema deneyiminde, 5 Oscar adayı “Fransız Teğmenin Karısı / The French Lieutenant's Woman” filminde Meryl Streep’le başrolü paylaştı. Son filmiyle festivalde yer alacak olan Jerzy Skolimowski’nin “Moonlighting”inde rol alan Irons, “Swan’in Aşkı”nda ise sinemanın efsanelerinden Ornella Muti ve Alain Delon’la birlikte oynadı. Oscar’lı “Misyon” ise adeta Robert de Niro ile performans şovu yaptıkları film oldu. Usta yönetmen Bernardo Bertolucci’nin yazıp yönettiği “Çalınmış Güzellik / Stealing Beauty”de ise eşi Sinead Cusack ile birlikte oynadı. Geniş kitlelere ulaşan ve bir ‘yıldızlar geçidi’ni andıran, Ridley Scott imzalı “Cennetin Krallığı/ Kingdom of Heaven”nın yanı sıra pek çok gişe filminde de rol alan Irons, festival programında yer alan, David Crononberg imzalı “DEAD RINGERS” filminin özel gösterimine de katılacak. ULUSAL YARIŞMA 52. Uluslararası Antalya Film Festivali ULUSAL YARIŞMA bölümünde 12 film, Altın Portakal için yarışacak. Usta isimlerin yanı sıra ilk filmine imza atan genç sinemacıların da yer aldığı ULUSAL YARIŞMA’nın en dikkat çekici yanı ise kadın yönetmenler ve kadın meselelerine odaklanan filmler. Ulusal Yarışma filmleri aynı zamanda Film Yönetmenleri Derneği (FİLM YÖN) jürisi tarafından da değerlendirilecek ve bu yıl; Ömer Uğur, Hakkı Kurtuluş ve Ferit Karahan’dan oluşan jüri, seçtiği esere FİLM YÖN Ödülü verecek. - ARAMA MOTURU (Yön: Atalay Taşdiken) Dünya Prömiyeri
- ARTIK HAYALLERİM VAR (Yön: Nefin Dinç)
- ÇIRAK (Yön: Emre Konuk) İlk Film, Dünya Prömiyeri
- KALANDAR SOĞUĞU (Yön: Mustafa Kara) Türkiye Prömiyeri
- KÜMES (Yön: Ufuk Bayraktar) İlk Film
- MİSAFİR (Yön: Mehmet Eryılmaz)
- MUNA (Yön: Serdar Gözelekli)
- PİA (Yön: Erdal Rahmi Hanay) Dünya Prömiyeri
- RÜZGARIN HATIRALARI (Yön: Özcan Alper) Türkiye Prömiyeri
- SAKLI (Yön: Selim Evci)
- SARMAŞIK (Yön: Tolga Karaçelik)
- TAKIM: MAHALLE AŞKINA (Yön: Emre Şahin)
-
Uluslararası alanda 15 ödül kazanan “Mommo- Kız Kardeşim” ve “Meryem” filmleriyle tanınan Atalay Taşdiken bu kez ARAMA MOTURU ile Uluslararası Antalya Film Festivali’nde. “Meryem” filmiyle 50. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde 5 dalda ödül kazanan Herkesin bir şeyler aradığı Anadolu coğrafyasıyla teknolojik bir yapı olan arama motoru arasında kurduğu ortaklıktan hareketle ironik bir mukayese denemesine girişen Taşdiken’in filmi, profesyonel oyuncu olmayan gerçek kişilerle ve çoğunlukla doğaçlama çekilmiş. “Arama Moturu”, dünya prömiyerini 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde gerçekleştirecek filmler arasında. Ödüllü belgesel yönetmeni Nefin Dinç’in, Türkiye’nin belki de en önemli konu başlığı, ‘gençler’ hakkındaki belgeseli ARTIK HAYALLERİM VAR, Ulusal Yarışma seçkisinin dikkat çekici yapımlarından. "Size bütün dünyaya duyurabileceğiniz tek bir cümle hakkı verseler o cümle ne olurdu?" sorusunun peşinden giden Dinç, Türkiye’nin 6 farklı şehrinden 72 öğrenciyle bu soruya cevap arıyor. Cümlelerini dünyaya sinema yoluyla duyurmayı seçen gençlerin etkileyici hikayesi, TRT Belgesel Günleri’nden aldığı En İyi Belgesel Ödülü’nden sonra şimdi festivalin Ulusal Yarışma’sında Altın Portakal için yarışıyor. “İz (Reç)” ve “Halam Geldi” gibi yolu Antalya Film Festivali’nden geçen filmlerin görüntü yönetmenliğini üstlenmiş olan Emre Konuk, ilk filmi ÇIRAK için yönetmen koltuğuna oturdu. Orta yaştaki Alim, Yakub ustanın yanında on beş yıldır çıraklık yapmaktadır. Günlerini rutin bir şekilde geçiren Alim’in hayatı, takıntıları yüzünden değişecektir. LPG’li araçların güvenliği olmadığına dair izlediği bir haberden sonra evini, dükkanın yakınına taşımaya karar vermesi, onun için dönüm noktası olur. Atmosfer yaratma becerisi ve hikaye anlatımındaki incelikleriyle dikkat çeken filmde Hakan Atalay, Çiğdem Selışık Onat, Tuğrul Çetiner, Levent Öktem, Sencar Sağdıç, Beran Soysal ve Nilüfer Açıkalın başlıca rollerde. 2007’de “Umut Adası” filmiyle göçmenlik konusuna dikkat çeken genç yönetmen Mustafa Kara, geçtiğimiz hafta Tokyo Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ve İzleyici Ödülü ile ayrılan filmi KALANDAR SOĞUĞU ile doğduğu topraklara dönüyor. Karadeniz’in bir dağ köyünde ailesiyle yaşayan Mehmet, bir yandan beslediği birkaç hayvanla günlük ihtiyaçlarını temin ederken diğer yandan büyük bir tutkuyla dağlarda maden aramaktadır. Madenden umudunu kesmişken duyduğu bir haberle yeni bir maceraya girişerek Artvin’deki boğa güreşlerine katılma kararı alır. Toronto’da büyüleyici görüntü yönetimi ve etkileyici hikayesiyle övülen film, ayağının tozuyla katılacağı Antalya Film Festivali’nde Türkiye Prömiyeri’ni gerçekleştirecek ve Uluslararası Yarışma’da yarışacak. Ödüllü performanslarıyla Türkiye sinemasının önde gelen oyuncularından Ufuk Bayraktar bu kez kamera arkasına geçti. Bayraktar, hikayesi de kendisine ait olan KÜMES’te hem başrollerden birini hem de yönetmenliği üstlendi. 1950’lerde bir dağ köyünde yaşayan dört çocuklu Sakine, verem olduğunu öğrenir. Kendince en iyi çözüm; kocası Süleyman’ı, kısır olan komşusu Hayriye’yle evlendirmektir; böylece gözü arkada kalmayacaktır. Ancak Süleyman’la Hayriye’nin evlenmesinden kısa süre sonra Sakine iyileşip taburcu olur ve evine döner. Aynı evde yaşamaya mahkum kalan iki kadını zor günler beklemektedir. Bayraktar’ın, Süleyman’ı canlandırdığı filmde eşi Sakine rolünde Hasibe Eren, Hayriye rolünde ise Selen Domaç yer alıyor. Kümes, Uluslararası Antalya Film Festivali’nde ilk kez seyirci karşısına çıkacak. Dünya prömiyerini yaptığı 36. Montreal Film Festivali’nden FIPRESCI ve Jüri Özel ödülleriyle dönen MİSAFİR, yazar-yönetmen Mehmet Eryılmaz’ın “Hazan Mevsimi: Bir Panayır Hikayesi”nden sonra çektiği ikinci uzun metrajlı filmi. Baba evinden kovulduktan on yıl sonra annesinin ölüm döşeğinde olduğu haberini alarak dönen Nur’un amacı, dünya gözüyle annesini son kez görmek ve helalleşmektir. Ancak bu ziyaret, Nur’un geçmişiyle giriştiği bir hesaplaşmaya da kapı açacaktır. Eryılmaz’ın bir önceki filminde de rol alan Zümrüt Erkin ve Fatih Al’a bu kez, Tamer Levent ve Ayten Uncuoğlu gibi usta isimlerin eşlik ettiği film, son derece sert hikayesini, olgun bir sinemasal anlatımla sarmalıyor. Genç yönetmen Serdar Gözelekli, ilk uzun metrajlı filmi “İnanç Odası”yla konuk olduğu 50. Uluslararası Antalya Film Festivali’nden sonra bir kez daha festivalde. Bu kez objektifini dinmeyen bir yaraya, Gazze’ye yöneltiyor. MUNA, 6 yaşındaki Gazze’li Muna’nın hikayesi. İsrail askerlerince evlerinin basıldığı bir gece mutfak dolabına saklanan Muna’nın bütün ailesi öldürülür. Ertesi gün sokaklarda ailesini ararken bambaşka biriyle, doktor Ela’yla karşılaşır. Ela’nın yitirdikleri ile Muna’nın yitirdikleri şimdi birbirlerinde tamamlanacaktır. Filmde Turgay Aydın, Suzan Genç, Leyla Göksun ve Kaan Çakır gibi genç isimlere, usta oyuncu Erkan Taşdöğen eşlik ediyor. Genç yönetmen Erdal Rahmi Hanay’ın üçüncü uzun metrajlı filmi PİA, Doğu Anadolu’da ücra bir köyde geçen ölüm ve hayat döngüsü temalı bir öykü anlatıyor. Haydar, ölen karısına mezar yeri aramak için at arabasıyla çıktığı yolculuğunda birçok kasaba dolaşır. Ayaz ise yıllar önce ölen annesinin mezar yerini bulup bir mezar taşı koymak için dedesiyle yolculuğa çıkar. Babası Haydar’ın yıllar önce annesinin tabutuyla geçtiği yerlerden geçip annesinin mezarını bulmaya çalışır. Başlıca rollerde Oktay Çağla, Doğukan Altıparmak, Ali Sultan Salik, Zühre Hanay ve Taies Ferzan’ın yer aldığı film, festivalde dünya prömiyerini gerçekleştirecek. Hanay’ın “Saba” adlı ikinci filmi de 2012’de Uluslararası Yarışma’da yer almıştı. Bol ödüllü ilk filmi “Sonbahar” ile Türkiye sinemasının yakın dönem klasiklerinden birine imza atan ve kariyerine “Gelecek Uzun Sürer” ile devam eden yönetmen Özcan Alper, son filmi RÜZGARIN HATIRALARI’nda bu kez Anadolu coğrafyasının kayıp zenginliğinin peşinde. II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde muhalif şair ve ressam Aram, Türkiye'den kaçmak zorunda kalır. Evrakları gelene dek SSCB - Gürcistan sınırındaki küçük bir dağ köyünde saklanmaktan başka çaresi yoktur. Kendisine yardım eden Mikahil’in evinde kalan Aram, Mikahil ve aynı evde yaşayan Meryem için hayat, şimdi farklı gelişmelere gebedir. Montpellier Film Festivali kapsamında CİNEMED’de senaryo birinciliği ve Rotterdam Film Festivali Huberts Bals fonundan da senaryo desteği alan filmde, Alper’in ilk fimi “Sonbahar”daki performansıyla adından söz ettiren Onur Saylak’ın yanı sıra Mustafa Uğurlu, Sofya Khandamirova, Murat Daltaban, Ebru Özkan ve Tuba Büyüküstün gibi dikkat çekici isimler yer alıyor. Geçtiğimiz yıl Antalya Film Forum’un Work in Progress ödülünün sahibi olan “Rüzgarın Hatıraları”, Türkiye prömiyerini festivalin Ulusal Yarışma’sında gerçekleştirecek. Uluslararası Yarışma’ya da katılacak. Selim Evci, dünya prömiyerini 39. Montreal Film Festivali'nde gerçekleştiren yeni filmi SAKLI’da umarsız bir gizli aşk hikayesi anlatıyor. Vakur kişiliğiyle tanınan müzisyen Mahir Bey, kızının arkadaşı Duru ile saklı bir ilişki yaşamaktadır. Duru’nun babası Ali Bey ise geleneklerine bağlı, ailesine düşkün iki kız babasıdır. Mahir Bey ve Duru korkuları yüzünden birbirlerinden uzaklaşmak üzereyken Ali Bey’in, bu saklı ilişkiyi öğrenmesi an meselesidir. Filmin başrollerinde İlhan Şeşen, Settar Tanrıöğen, Türkü Turan, Pelin Akil ve Ümit Çırak’ı izleyeceğiz. Evci’nin ilk filmi “İki Çizgi”, 65. Venedik Film Festivali "Eleştirmenler Haftası" bölümünde gösterilmiş, ikinci filmi "Rüzgarlar"sa Rotterdam Film Festivali’ne bağlı Hubert Bals Fonu almaya hak kazanmıştı. İlk uzun metrajlı filmi “Gişe Memuru” ile 47. Uluslararası Antalya Film Festivali’nden üç ödülle dönen Tolga Karaçelik, dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan SARMAŞIK ile bir kez daha Altın Portakal yarışında. Sarmaşık gemisi, Mısır’dan yük aldıktan sonra tahliye limanına yola çıkar. Sefer devam ederken geminin armatörü iflas eder ve Mısır’a vardıklarında armatörün liman parasını ödemediği anlaşılır, geminin üstünde haciz vardır. Gemi, demirleme alanına çekilir. Mürettebattan altı kişi ise pasaportlarına el konularak gemide bırakılır. Böylece yiyecek ve içeceğin de iyice azalmasıyla gemi, insanın insanı avladığı bir alana dönüşür. Toronto Film Festivali’nde yarışan, Adana Altın Koza Film Festivali’ndeyse En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazanan filmde son zamanların en başarılı erkek oyuncularından Nadir Sarıbacak ile Özgür Emre Yıldırım, Kadir Çermik, Hakan Karsak, Osman Alkaş ve Seyithan Özdemir rol alıyor. Emmy ödüllü reklam, belgesel ve televizyon yönetmeni Emre Şahin, 46. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yarışan “40”ın ardından TAKIM: MAHALLE AŞKINA filmiyle bir kez daha Ulusal Yarışma’da. Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren ve hem eleştirmenler hem de seyirciden övgü toplayan filmin kahramanı aslında İstanbul’un plazalarla kuşatılmış bir mahallesindeki halı saha! Borcuna rağmen sahalarını inşaat şirketine satmak istemeyen Soyugüzel ailesinin çocukları Turgay ve eski futbolcu ağabeyi Tufan, içinde bulundukları kötü durumdan kurtulmanın çözümünü büyük ödüllü bir sokak futbolu turnuvasına katılmakta bulur. Başarılı olmaları için de yardımlarına, babaları Rıza’nın ‘yetenekli futbolcular defteri’ yetişir. Senaryosunda İnan Temelkuran’ın da imzası bulunan filmin renkli oyuncu kadrosu ise Fırat Tanış, Cezmi Baskın, Rozet Hubeş, Erkan Kolçak Köstendil, Mehmet Özgür, Özgür Emre Yıldırım, Pascal Nouma, Sinan Bengier ve Emre Tilev gibi isimlerden oluşuyor. ULUSAL YARIŞMA DIŞI SEÇKİ - 91.1 (Yön: Mustafa Haktanır)
- KAR KORSANLARI (Yön: Faruk Hacıhafızoğlu)
- MEMLEKET (Yön: Murat Saraçoğlu)
- VİCDAN AĞACI (Yön: Olgun Özdemir)
- Mustafa Haktanır’ın ilk uzun metrajı 91.1, bir arkadaşlık ve aşk üçgeni kuruyor. Alper, en yakın arkadaşı Soner ve yıllardır birlikte olduğu sevgilisi Hazan ile üniversiteden arkadaştır. Alper ve Hazan’ın ilişkileri son zamanlarda epey yıpranmıştır. Alper, Soner’e Hazan’dan ayrılmak istediğini sürekli söylemektedir. Soner ise arkadaşına ilişkiyi tazelemenin tek yolunun ayrılık olmadığı fikrini aşılamaya çalışır. Aynı kentin ayrı semtlerinde yaşayan üç ayrı kuşağın hayatları ilginç bir şekilde ve acı bir olayla kesişir. Bu olaydan sonra Alper, Soner ve Hazan için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Faruk Hacıhafızoğlu’nun ilk uzun metrajı KAR KORSANLARI, askerî darbenin gölgesindeki bir döneme götürüyor seyirciyi. Memlekette her şeyin kıt olduğu bir zaman diliminde Kars halkı için kömür de kıttır. Ancak imtiyaz sahiplerinin faydalanabildiği kömürü, evlerinden içeri sokabilmek için, üç kafadar, Serhat, Gürbüz ve İbo kolları sıvar. İstanbul, Adana ve Malatya Film Festivalleri’nin de Ulusal Yarışması’na seçilmiş olan ve Adana’dan En İyi Görüntü Yönetmeni ve Yılmaz Güney Ödülü’nü kazanan filmde Taha Tegin Özdemir, Yakup Özgür Kurtaal, Ömer Uluç, İsa Mastar, İlker Sır, Oğuzhan Ulukaya ve Yücel Can başlıca rollerde. Kimsesizliğin buluşturduğu hayatlar; MEMLEKET’in hikayesi. Sular altında kalan köyden geriye tek kalan aile; Mehmet Pehlivan, karısı Koca Nene ve torunları Narhanım. Ve onların hayatının tek rutini; Narhanım’ın her gün tekneyle okula gelip gidişi, bir de yarım akıllı bekçi Osman’ın ara sıra ziyarete gelişi. Bu yeknesaklığı bozansa civardaki bir mülteci kampından kaçtığı öğrenilen hırsızın bir gece ansızın evlerine girmesi! Filmin oyuncu kadrosunda Şerif Sezer ve Hikmet Karagöz gibi sinemamızın usta isimlerinin yanı sıra başarılı kariyerleriyle göz dolduran Mesut Akusta ve Osman Sonant gibi isimler de yer alıyor. İlginç bir ayrıntı ise “120”, “O... Çocukları”, “Deli Deli Olma”, “72. Koğuş” ve “Yangın Var” filmlerinin de yönetmeni olan Murat Saraçoğlu’nun, “Memleket”le ilk kez kendi senaryosunu filme çekmesi. Belgesel ve reklam filmlerinden sonra ilk uzun metrajlı filmi VİCDAN AĞACI ile Olgun Özdemir, iki erkek kardeş arasındaki kırılma noktasının peşine düşüyor. Yatalak ağabeyi Adnan'la Kuşadası’nın Kirazlı köyünde yaşayan Menderes’in arası bir daha düzelmemecesine açılmak üzere! Çünkü sinsi emlakçı Reşit, evlerini ve arazilerini satıp Adnan’ı huzurevine yerleştirme yolunda Menderes’in aklını çelmeye çalışıyor. Adnan bunu öğrendiğindeyse elbette kıyamet kopacaktır. Zira geçmişle yüzleşmeyi aralayan bu süreç, kaçınılmaz olarak acı bir aşk hikayesini de gündeme getirecektir; aynı kadına aşık iki kardeşin hikayesini! Filmde başrolleri Turgay Tanülkü, Şerafettin Kaya, Belgin Oturgan ve Tayfun Sav paylaşıyor. ULUSLARARASI YARIŞMA Festivalin ULUSLARARASI YARIŞMA bölümü ise dünyanın en çetrefil meselelerine sanatın iyileştirici gücüyle yaklaşan başarılı yönetmenlerin filmlerini ağırlıyor. Bir yanda ergenlik ve aile gibi kişisel sorunlar, öte yanda savaş ve ekonomik kriz gibi makro krizler… Tam ortalarındaysa hatıralar ve hayaller! Türkiye’den de 2 filmin yer aldığı bölümde toplam 12 film yarışıyor. Ödüller, 6 Aralık 2015 Pazar akşamı düzenlenecek kapanış töreninde sahiplerini bulacak. ULUSLARARASI YARIŞMA’da bu yıl ilk kez, 50 bin Euro En İyi Film ödülünün yanı sıra; En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Müzik, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu dallarında da ödül verilecek. - BRIDGEND (Yön: Jeppe Ronde / Danimarka) Türkiye Prömiyeri
- KUŞATILMIŞ / ENCLAVE (Yön: Goran Radovanoviç / Sırbistan & Almanya) Türkiye Prömiyeri
- KAYIP KIZLAR / GIRLS LOST (Yön: Alexandra – Therese Keining / İsveç) Türkiye Prömiyeri
- KALANDAR SOĞUĞU (Yön: Mustafa Kara / Türkiye & Macaristan) Türkiye Prömiyeri
- MASAAN (Yön: Neeraj Ghaywan / Hindistan & Fransa)
- TAŞA YAZILMIŞ HATIRALAR / MEMORIES ON STONE (Yön: Şevket Emin Korki / Almanya & Irak) Türkiye Prömiyeri
- DEVRİMCİLER / PIONEER HEROES (Yön: Natalya Kudryashova / Rusya) Türkiye Prömiyeri
- RÜZGARIN HATIRALARI (Yön: Özcan Alper / Türkiye & Almanya & Fransa) Türkiye Prömiyeri
- YEMİNLİ BAKİRE / SWORN VIRGIN (Yön: Laura Bispuri / İtalya & İsviçre & Almanya & Arnavutluk & Kosova & Fransa)
- POPSTAR / THE IDOL (Yön: Hani Ebu Essed / Filistin)
Türkiye Prömiyeri BRIDGEND, konusunu gerçek hayattan alan bir hikaye. Sara ve babası Dave, ergen intiharlarıyla gündeme gelen Bridgend kasabasına taşınır. Kasabanın yeni polis memuru olan Dave, bu intiharlar zincirini sonlandırmaya çabalarken Sara da kasabadan bir genç olan Jamie ile bir ilişkiye başlar. Çocuklar ve ebeveynler arasındaki ilişkinin karanlık taraflarına bir yolculuk olan Bridgend’in başrolünde; Lars Von Trier’in “Dalgaları Aşmak” filminde, Harry Potter serisinde ve “Wilbur Ölmek İstiyor”da izlediğimiz Adrian Rawlins de rol alıyor. Jeppe Ronde’un yönettiği film, Tribeca Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Kurgu dallarında ödülün sahibi oldu. Bridgend County’de 2007 Aralık ve 2012 Ocak ayları arasında resmi olarak bildirilmiş 79 intihar vakası yaşanmıştı. Çoğunluğunu ergenlerin oluşturduğu vakalarda hiçbir kurbanın intihar notu bırakmaması dikkat çekmişti. Kosova – 2004. Savaştan 5 yıl sonra... 10 yaşındaki Hıristiyan Nenad, dedesini defnedebilmek için düşman hattını geçmeye kararlıdır! Kuşatma altındaki bölgeden çıkıp, Müslüman toplumu arasında kendine dost edinip dedesini, kendine yaraşır bir törenle toprağa vermek istiyor. Peki bu tahmin ettiğinden zor olabilir mi? Yönetmen Goran Radovanoviç KUŞATILMIŞ / ENCLAVE’de, “Nefret, iki etnik topluluğun halen aralarında duran farklılık ve çeşitlilik korkusu üzerine kurulu. Korku ise sevginin eksikliğidir” diyor. Filip Subariç, Denis Muriç ve Nebojsa Glogovaç’ın başrolleri paylaştığı film, Moskova Film Festivali’nden Seyirci Ödülü ile dönmüştü. Alexandra – Therese Keining’in yönettiği İsveç yapımı KAYIP KIZLAR / GIRLS LOST, kışkırtıcı bir film. Filmin uyarlandığı, Jessica Schiefuer’in Pojkarna adlı romanı, İsveç’te provokatif konusu yüzünden büyük tartışma uyandırmıştı. Peri masalı ve imajinasyon, büyümenin ne anlama geldiğini kızların perspektifinden anlatan gerçekçi bir tarifle bir araya geliyor. Film, 14 yaşındaki üç kızın, Kim, Bella ve Momo’nun, cinsel kimliklerini, aşkı ve cesareti keşfetmelerinin ve çocukluktan yetişkinliğe geçişlerinin hikayesini anlatıyor. Filmin tüm oyuncuları yeni isimlerden oluşuyor. Mandus Berg haricinde hepsinin ilk kamera önü tecrübesi. Neeraj Ghaywan’ın ilk uzun metrajı MASAAN, gösterildiği Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış bölümünden FIPRESCI ve Avenir ödülleriyle döndü. Daha iyi bir gelecek arıyanların hikayesi: Fakir genç Deepak, sosyal statüsü farklı bir kıza umutsuzca gönlünü kaptırmıştır. Parmaklıkların ardından salınan genç öğrenci Devi, ilk aşkının ortadan kayboluşuyla yaşadığı suçluluk duygusuyla boğuşmaktadır. Polis suistimalinin kurbanı olan, Devi’nin babası Pathak, para yüzünden ahlaki değerlerini kaybetmiştir. Küçük Jhonta ise kendine bir aile aramaktadır. Filmde Hindularca kutsal kabul edilen Ganj nehrinin yanı başında kurulmuş Benares şehri de adeta gelenkle modern hayatın karşılaşmasına ev sahipliği yapan ayrı bir karakter olarak yer alıyor. Çocukluk arkadaşı olan Kürt Hüseyin ve Alan, Irak’ta, 1988’deki Enfal kampında yaşanan Kürt soykırımını konu alan bir film yapmaya girişir. Öğrenecekleri şey ise sinema yapmanın aslında kendi kimlikleriyle yüzleşmek demek olduğudur. Yönetmen Şevket Emin Korki TAŞA YAZILMIŞ HATIRALAR / MEMORIES ON STONE’da, bu bölgede ve genel olarak Orta Doğu’da film yapmayı, “Bermuda Şeytan Üçgeni”ne girmeye benzetirken kendine özgü koşullar dolayısıyla trejedinin bir anda komediye dönüşebildiği bu ‘özgün’ biçimi önemsediğini vurguluyor. Asia Pasific Screen Awards’ta UNESCO ödülüne layık görülen filmde Hüseyin Hasan, Nazmi Kırık, Ala Riani ve Shima Molaei rol alıyor. Berlin Panorama bölümünde yer alan, Natalya Kudryashova’nın yönettiği DEVRİMCİLER / PIONEER HEROES, naif bir büyüme hikayesi. Moskova’da yaşayan, okuldan arkadaş olan Olga, Katya ve Andrew, basitçe mutluluğun peşindedir. Olga, dizilerde oynar. Katya büyük bir PR ajansında çalışır. Evli bir adama aşıktır. Andrey bir siyaset bilimcidir. Sıkı çalışmanın getirdiği stresten video oyunları oynayarak kurtulmaya çalışır. 1987’de ise hepsi de kahraman olmayı hayal eden çocuklardı. Yıl 1987 ve onlar, Genç Öncüler olmaya hazırlanıyor! Andrey, ölümü ortadan kaldırıp insanlığı kurtaracak bir buluş peşinde! Olga, Sovyet çocuklarını yakalamaya çalışan ajanların izini sürüyor! Katya bir lider olmanın hayalinde! Şimdi umutları, hayalleri, beklentileri yok. Tek istekleri, hayatlarını, “kalan herkes gibi” sabit, “istikrarlı” sürdürebilmek. Yönetmen Natalya Kudryashova filmde Olga rolüyle de karşımıza çıkıyor. Berlin’de Altın Ayı için yarışan, Tribeca Film Festivali’nde Nora Ephron Ödülü’nü kazanan YEMİNLİ BAKİRE / SWORN VIRGIN, yönetmen Laura Bispuri’nin ilk uzun metrajlı filmi. Elvira Dones’un romanından uyarladığı filmde, son olarak “Aç Kalpler”deki performansıyla hatırladığımız güzel ve bol ödüllü oyuncu Alba Rohrwacher’ı başrolde izleyeceğiz. Kadınlığını, özgürlüğüne feda eden bir kadın… Yıllar sonra ise yeniden bir kadın olabilmek için bu kez onurundan vazgeçmesi gerekecektir. Hana Doda, kendisine gelecek olarak bir ev kadını olmaktan başka bir şey vaat etmeyen Arnavutluk’taki küçük kasabadaki kaderinden kaçan bir kızdır. Amcasının rehberliğinin yardımıyla eski bir kanun üzre yemin eder ve sonsuza kadar bakire kalmak kaydıyla özgür bir erkek olarak yaşamaya başlar. Köylüler için Hana, ‘yeminli bakire’ olarak ‘Mark’a dönüşmüştür. Fakat yıllar sonra bu elbise de dar gelmeye başlar. Mark, İtalya’ya bir yolculuğa çıkar; geçmiş ve bugün, erkeklik ve kadınlık arasında. American Idol’un Arap versiyonu! Ve kazanan; düğün şarkıcısı Asaf! “Vaat Edilen Cennet” ve “Ömer” filmleriyle büyük başarı yakalayan Filistinli yönetmen Hani Ebu Essed POPSTAR / THE IDOL’da Asaf’ın hikayesinin peşine düşüyor. Böylece biraz geriye gidip 10 yaşındaki Asaf ve müzik tutkusunu paylaşan 20 yaşındaki ablası Nur’la tanışıyoruz. Enstrüman sahibi olup arkadaşları Eşref ve Ömer’le grup kurma niyetindedirler. Ancak Gazze’deki gerçek hayatın şartları kendini dayatınca Nur, özel yeteneğini keşfettiği kardeşi uğruna kendini geri çekip sadece onun için çalışmaya başlar. Gazzeli ve Filistinliler için Asaf, umudun cisimleşmiş halidir. Gazze gençliğinin, yetenekleriyle, çevrelerini saran engelleri aşabileceklerinin bir kanıtı. MARLON BRANDO’NUN İLK KEZ DUYULACAK SES KAYDI 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde, özel gösterimler hariç, toplam 10 başlık altında dünyanın dört bir yanından 80’in üzerinde film, sinemaseverlere buluşacak. DÜNYA SİNEMALARINDAN bölümünde Yunanistan’dan Hindistan’a, Japonya’dan Filistin’e, sinemanın en yeni ve heyecan verici örnekleri beyazperdeye yansıyacak. Hiçbir sinefilin kayıtsız kalamayacağı, bir sinema efsanesi olan Marlon Brando’nun ilk kez gün yüzü gören ses kayıtlarına yer veren “Listen to me Marlon” (Beni Dinleyin), Venedik Altın Aslan ödüllü yönetmen Zhangke Jia’nın, Cannes’da Altın Palmiye’ye aday gösterilen fütüristik felsefî filmi “Mountains May Depart” (Dağlar Ayrıldığında) bölümün heyecanla beklenen filmlerinden sadece iki tanesi. - A Bigger Splash (Yön: Luca Guadagnino) Türkiye Prömiyeri
- An / Umudun Tarifi (Yön: Naomi Kawase)
- Dhanak / Gökkuşağı (Yön: Nagesh Kukunoor) Türkiye Prömiyeri
- Dheepan (Yön: Jacques Audiard)
- Disorder/ Darmadağın (Yön: Alice Winocour)
- Dreamcatcher / Düş Kapanı (Yön: Kim Longinotto) Türkiye Prömiyeri
- Krisha/ Krişa (Yön: Trey Edward Shults) Türkiye Prömiyeri
- Listen to Me Marlon/ Beni Dinleyin (Yön: Stevan Riley) Türkiye Prömiyeri
- Miss You Already / Seni Şimdiden Özledim (Yön: Catherine Hardwcike) Türkiye Prömiyeri
- Mountains May Depart / Dağlar Uzaklaştığında (Yön: Zhangke Jia)
- My Golden Days / En Güzel Günlerim (Yön: Arnaud Desplechin)
- Nahid (Yön: Ida Panahandeh)
- Paulina (Yön: Santiago Mitre)
- Suffragette / Diren! (Yön: Sarah Gavron) Türkiye Prömiyeri
- Taklub (Yön: Brillante Mendoza)
- The Lobster (Yön: Yorgos Lanthimos)
- The Wolfpack (Yön: Crystal Moselle) Türkiye Prömiyeri
- Umrika / Amerika (Yön: Prashant Nair) Türkiye Prömiyeri
- Why Hast Thou Forsaken Me?/ Neden Terk Ettin Beni? (Yön: Hadar Morag) Türkiye Prömiyeri
- The Brand New Testament/ Yeni Ahit (Yön: Jaco von Dormael)
-
ÖDÜL AVCISI FİLMLER Film seçme işini garantiye almayı sevenlerin imdadına ise ÖDÜLE KOŞANLAR bölümü yetişecek. Dünyanın saygın festivallerinden ödüllerle dönerek başarısını perçinlemiş, ‘ödüle doymayan’ filmler, bu başlık altında. Venedik Film Festivali Jüri Özel Ödülü sahibi, Jerzy Skolimowski imzalı “11 Minut” (11 Dakika), Berlin’de En İyi İlk Film ödülünü kazanan “600 Millas” (600 mil) ve yine Berlin’de Gümüş Ayı’nın sahibi olan, Pablo Larrain’in yazıp yönettiği “El Club” (Kulüp) sadece birkaç örnek. - 11 Minute/ 11 Dakika (Yön: Jerzy Skolimowski) Türkiye Prömiyeri
- 600 Miles/ 600 Mil (Yön: Gabriel Ripstein) Türkiye Prömiyeri
- Son of Saul/ Saul’ün Oğlu (Yön: Laszlo Nemes)
- Sunstroke (Yön: Nikita Mikhalkov) Türkiye Prömiyeri
- The Club/ Kulüp (Yön: Pablo Larrain)
- The Summer of Sangaile/ Sangaile’in Yazı (Yön: Alante Kavaite)
Türkiye Prömiyeri USTA İŞİ FİLMLER Yeni keşiflerin yanı sıra ustaları takip etmekten vazgeçmeyenler için USTALARIN GÖZÜNDEN bölümü, dört başyapıtla festivalde. Ülke tarihinde, ülkenin alametifarikası haline gelen müziğin kareografisiyle yol alan baş döndürücü, Carlos Saura imzalı, “Argentina” (Arjantin). Yönetmen koltuğunda Atom Egoyan’ın oturduğu, bir bellek sınaması olan “Remember”, festivalde Türkiye prömiyerini yapacak. Oscarlı yönetmen Stephen Frears’dan güncel bir gerçek- yalan savaşı; Fransa Bisiklet Turu şampiyonu Lance Armstrong’un sahtekarlığını ortaya çıkarmak için kariyerini ve hayatını ortaya koyan gazeteci David Walsh’ın mücadelesini anlatan “The Program” (Son Efsane). Ve Taviani kardeşlerden, 13. Yüzyıl veba salgınında bir hayatta kalma mücadelesi “Wondrous Boccacio”. ONURUNA 7. sırada sayılarak ‘en genç’ nitelemesini alsa da sinema kuşkusuz kendinden önceki sanat dallarını, yaygınlık ve erişim hızı konusunda çoktan geçti. Edward Muybridge’in bir iddia sonucu görüntüyü hareketlendirme çabasıyla başlayan, Edison’un kineteskop icadıyla ilerleyen ve Lumiere kardeşlerin girişimiyle kitlesel bir seyirlik haline gelen sinema, 120 yaşında! 52. Uluslararası Antalya Film Festivali de bu şenliğe, unutulmaz katkılarıyla sinemayı bugüne taşıyan isimler onuruna hazırladığı bölümle eşlik ediyor. ONURUNA bölümünde festivalin onur konuğu Catherine Deneuve’ün başolünde olduğu, Altın Palmiye sahibi ve Oscar adayı, 1964 yapımı, rengarenk bir şaheser, “The Umbrellas of Cherbourg” (Şerburg Şemsiyeleri) ve yine başrolde Deneuve’ü izlediğimiz, 1992 tarihli, Oscar’lı “Indochine” (Hindiçin) ve yine festivalde ağırlayacağımız bir başka unutulmaz isim olan Vanessa Redgrave’in başrolünde oynadığı, 3 Oscar’lı “Camelot” da yıllar sonra yeniden beyazperdede olacak. Festivalin onur konuklarından Jeremy Irons’ın, ikiz jinekologları canlandırdığı, David Cornenberg imzalı “Ölü İkizler” (Dead Ringers) filmi de Irons’ın katılımıyla gösterilecek. Farklı bedene ve zihne sahip ama aynı ruhu paylaşan ikiz kardeşlerin sürüklediği “Ölü İkizler”, Jeremy Irons'ın oyunculuğu ve jinekolojinin inceliklerini gösteren sahneleriyle kültleşen, sinema araştırmacılarının incelemekten bıkmadığı bir başyapıt. Kathleen Turner’ın katılımıyla çok özel bir gösterimle festivalde yer alan “Güllerin Savaşı” (The War of The Roses) ise bir komediden ötesi. Oliver ve Barbara Rose çiftinin, 18 yıllık evliliğin ardından boşanma sürecinde birbirlerine hayatı nasıl zindan ettiklerini anlatan film, kadın erkek ilişkileri konusunda adeta bir ders gibi. ÖZEL GÖSTERİM: UMUT (Yön: Yılmaz Güney) Sinemamızın kilometre taşlarından “Umut”, restore edilmiş yeni yüzüyle ilk kez 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkacak. Yılmaz Güney’in yazıp yönettiği film, Güney’in özgün sinemasının habercisi olarak kabul ediliyor. Ekmek kapısı olan atı, bir arabanın çarpması sonucu ölen faytoncunun, umudunu, meçhul bir defineye bağlamasını konu alan film; zengin ve fakir sınıf arasındaki farkları net olarak göstermesi nedeniyle sansür kurulunca yasaklanmıştı. Başrolünde de Yılmaz Güney’in oynadığı filmde Güney’e, yakın zamanda aramızdan ayrılan bir başka usta isim, bilge oyuncu Tuncel Kurtiz eşlik ediyordu. UYKUSUZ SİNEFİLLER İÇİN Festival haftasında uykuyu unutan ve salonları mesken edinen sinefiller için adres; GECEYARISI GÖSTERİMLERİ. Korku türündeki kısa filmleriyle tanınan genç yönetmen Can Evrenol, 2013 yapımı aynı adlı kısa filminden uyarladığı ilk uzun metrajı “Baskın”la festivalde yer alıyor. 5 polis, gece devriyesi esnasında gelen destek çağrısı üzerine İnceağaç'a doğru yollarını değiştirir. Kısa bir süre sonra kendilerini eski bir Osmanlı karakolu harabesinin karşısında bulurlar. Cehnnemin dibine kadar uzanan bir kabus onları beklemektedir. “Baskın”, Toronto Film Festivali Geceyarısı Çılgınlığı Bölümü’nde gösterildi. Önceki filmi “Blue Rain” ile 2013’te Cannes’dan FIPRESCI ödülüyle dönen Jeremy Saulnier’nin, festivalde Türkiye prömiyerini yapacak olan yeni filmi “Green Room” (Dehşet Odası) ise bir grup gencin hikayesi. Genç bir punk grubu tenhâ bir caddede korkunç bir şiddet olayına tesadüf eder ve kendilerini tuzağa düşmüş bulurlar. Bütün görgü şahitlerinin hakkından gelen dazlaklar çetesine karşı hayatları için mücâdele etmeleri gerekmektedir. Bölümün son filmi ise Robert Eggers’in, Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü kazanan “The Witch” (Cadı) adlı ilk uzun metrajı. Bu zarifçe yapılmış dehşetli korku filminde asırlık cadı konseptleri, kara büyü ve ele geçirme bir araya getiriliyor 1630’larda New England kırsalında yaşayan bir ailenin korkunç çözülmesinin sürükleyici ve mahrem hikayesi… Kilisenin sürgün tehdidi üzerine bir İngiliz köylüsü, karısı ve beş çocuğunu, şerrin gölge gibi gezdiği, uğursuz bir ormanın yakınında bir araziye yerleştirerek toprağını terk eder. Tuhaf ve tedirgin edici şeyler olmaya başlar; hayvanlar huysuzlanmaya başlar, ekinler bitmez ve bir çocuk kaybolur, diğerinin içine şeytan kaçtığı zannedilir. Şüphe paranoyayla birleşince aile üyeleri, evin ergen kızını Thomasin büyücülüğüyle suçlar. Film kötülüğüyle şöhret bulmuş cadı duruşmalarınının yılı olan 1692 öncesinde New England'daki dini inançların kitlesel histeriye dönüşmesine neden olan olayları özenle yeniden yaratıyor. SAHNE, BELGESEL VE KISA FİLMLERİN Belgesel sinema örnekleri ile kısa metrajlı filmleri daha görünür kılmayı amaçlayan festival, programını da bu yönde yeniden düzenledi. Merakla beklenen uzun metraj kurmaca filmlerinin yoğun programı arasında genellikle geride kalan belgesel ve kısa metraj filmler, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde ön plana çıkıyor. Kısa filmler Uluslararası Yarışma filmleri öncesinde 800 kişilik Aspendos salonunda gösterilecek. Film endüstrisi profesyonellerinin de katılımıyla gerçekleştirilecek gösterimlerde kısa filmlerden biri, seyirci oylarıyla belirlenecek Kısa Film İzleyici Ödülü’nün de sahibi olacak. KISA FİLM SEÇKİSİ - Azad (Yön: Yakup Tekintanğaç)
- Balık Havuzu/ Fish Pond (Yön: Ezgi Kaplan)
- Dağınık Yatak/ Unmade Bed (Yön: Eytan Peker)
- Ah Yalan Dünyada (Yön: Atalay Taşdiken & Hacı Mehmet Duranoğlu)
- Anadolu Masalları /Anatolian Tales (Yön: Emin Fırat Övür)
- Çirok /Story (Yön: Muhammet Beyazdağ)
- Godesbana (Yön: Nursena Şimşek)
- İmece Evi / School of Nature Life (Yön: Yahya Ercan)
- Kayıp Zamanlar /Missing Times (Yön: Faysal Soysal)
- Motel Hasankeyf (Yön: Valeria Mazzucchi)
- Sıradışı İnsanlar/ Extraordinary People (Yön: Orhan Tekeoğlu)
- Sulak/ Wetland (Yön: Alkım Ün)
- Taşı Toprağı Bozuk Para Olan Şehir/ A City Where The Streets Are Paved With Coins (Yön: Orçin Uzun)
- Timur Hakkında / About Timur (Yön: Özgü Özbudak)
- Zerk (Yön: İnan Erbil)
- Hurşit (Yön: Selcen Yılmazoğlu)
- Huzurevi/ Nursing Home (Yön: Ahmet Toklu)
- Orman/ The Jungle (Yön: Onur Saylak & Doğu Akal)
- Tik Tak/ Tick Tock (Yön: Zeynep Koçak)
- Uçurtma/ Kite (Yön: Serdal Altun)
- Uzun Bir Gün/ A Long Day (Yön: Cenk Ertürk)
- Zilan (Yön: Mehmet Mahsum Akyel)
-
Ayrıca Antalya Sinema Derneği'nin belirlediği EN İYİ 10 KISA FİLM seçkisi de festival kapsamında Akdeniz Üniversitesi Olbia Salonu'nda iki gösterim halinde seyirciyle buluşacak. Antalya Sinema Derneği Başkanı Sidar Serdar Karakaş ile Kültür ve Sanat Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Ersümer tarafından yürütülen ve Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen projede seçki, 20 kişilik bir jüri tarafından, 51 kısa film arasından yapılan oylamayla belirlendi. Antalya Sinema Derneği’nin, festivalde de gösterilecek filmler şöyle sıralanıyor: - Patika (Onur Yağız, 2013)
- Buhar (Abdurrahman Öner, 2012)
- Sessiz (Rezan Yeşilbaş, 2012)
- Dondurma (Serhat Karaaslan, 2014)
- Poyraz (Belma Baş, 2006)
- Yoldaki Kedi (Can Kılcıoğlu, 2007)
- Küçük Bir Hakikat (Emre Akay, 2010)
- Nolya (Cem Öztüfekçi, 2010)
- Adem Başaran (Orhan İnce, 2014)
- Toz (Fatih Kızılgök, 2004)
-
BELGESEL SEÇKİSİ 52. Uluslararası Antalya Film Festivali Belgesel Seçkisi’nde gösterilen filmlerden biri de yine seyirci oylarıyla Belgesel Film İzleyici Ödülü’nü kazanacak. Bu yıl festival kapsamında 10 kısa metrajlı film ve 12 belgesel yer alıyor. 52. Uluslararası Antalya Film Festivali, 6 Aralık akşamı, konuklarına Julio Medem’in yönettiği, MA MA ile veda edecek. Magda, meme kanseri teşhisiyle işinden ayrılmış bir öğretmendir. Kanser, zamanla yayılmıştır. İspanyol ekonomik krizindeki en kötü yıldır, öte yandan İspanyol Futbol ligi iki kere Avrupa şampiyonu olur. Magda bu durumla mizah yoluyla baş etmeye çalışır. On yaşındaki oğlu, futbol hastasıdır, şarkı söylemeyi seven bir jinekoloğu vardır ve aniden karşısına karısıyla kızını kaybetmiş bir adam çıkıverir. Magda sadece şimdi ve burada olan hayata inanır, öte tarafta onu bekleyene değil. İşte bu yüzden ölümüne dört ay kala, hamile kalmışken kaderine boyun eğmemekte kararlıdır! Filmin başrolünde başarılı oyuncu Penelope Cruz’u izleyeceğiz. Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla gerçekleştirilen 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin ana ulaşım sponsorluğunu Türk Hava Yolları, ana medya sponsorluğunu ise ATV, Sabah Gazetesi, A Haber Radyo ve Daily Sabah üstlendi. Festivalin diğer sponsorları arasında ise Expo 2016, ICF Airports, 1000 Volt, TAV, Memorial, Migros AVM, Kır Çiçeği, BNG, Urart, Rixos Downtown Antalya, Kaft, Hotel Su, Steingenberger Hotel Maslak, Yurtiçi Kargo ve Anatoli yer alıyor. |