Meşhur bir hikâyeden bahsedeceğim size.
Ama sizi fazla meşgul etmemek için kısa keserek.
Tebdil-i kıyafet İstanbul’u teftiş etmeye çıkan Sultan II. Mahmud’un yolu bir kahvehaneye düşer ve sahibinin “Tıkandı Baba” olduğunu öğrenir.
Nedenini sorunca kahvehanenin sahibi anlatır: “Birkaç sene önce rüyamda bir havuzun etrafını çevrelemiş bir kalabalığa rastladım.
Herkesin gürül gürül akan bir çeşmesi vardı, bana rastlayan çeşme ise çok az akıyordu.
Bir ağaç dalı aldım ve oluğu açmaya uğraştım, dal kırılınca sadece damlamaya başladı.
Biraz daha zorladım, çeşme tamamen tıkandı. Ben uğraşırken birden Hızır göründü ve bana ‘Tıkandı baba tıkandı, artık uğraşma’ diye seslendi.
O gün bugün adım ‘Tıkandı Baba’ kaldı. Hangi dala elimi attıysam o dal kurudu.”
Fazla uzatmadan sadede geleyim.
Bu hikâyeden üzülen Sultan Mahmut, onu alıp saraya götürür. Eline bir kürek verip hazineye daldırmasını söyler.
Tıkandı Baba heyecandan küreği ters tutarak altın yığınına daldırır.
Küreği kaldırıp bakar ki küreğin ucunda düşmek üzere olan bir altın vardır.
Tıkandı Baba’nın şanssızlığı karşısında Sultan Mahmut da o meşhur sözü söyler:
Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut!
* * *
Şimdi diyeceksiniz ki, bu hikâyeyi neden anlattın?
Şöyle açıklayayım…
Şansınız varsa, öyle kapılar açılır ki, siz bile inanamazsınız.
“Nasipse gelir Yemen’den, değilse düşer çenenden” deyimi de bu yüzden söylenmiştir.
Şansınız yoksa altı pastan topu direğe nişanlar ya da avuta atarsınız.
Yetenek de böyledir. Allah vergisidir. Tıpkı şans gibi yetenek de insanın yaşamının büyük bir parçasını oluşturur.
Bir işe yeteneğiniz varsa o işte büyük başarılar elde edersiniz. Yeteneğiniz yoksa istediğiniz kadar uğraşın bir arpa boyu ilerleyemezsiniz.
* * *
Bir de yaptığınız işin ne olduğunun bilincinde olmalısınız. Yaptığınız işi sevmiyor olabilirsiniz.
O işi başka amaçlar için yapıyor olabilirsiniz. Yaptığınız işte yeteneğiniz olmayabilir, herkesin kolaylıkla yaptığını siz zorlanarak yapıyor olabilirsiniz.
Hele hele yaptığınız iş, habercilik ise iş daha da önem kazanır.
Hele bir de patavatsızsanız, işte o zaman o mesleğe ihanet ediyorsunuz demektir.
* * *
Şöyle ki;
Eski eşinin söylediği sözleri, sevgilisinin yanında sormaya kalktığınız sanatçı, ağzınızın payını veriverir.
Yanında sevgilisi olan birine, eski eşini sorarsan, “Soru sormayı öğren öyle gel” cevabını da alırsın.
Sonra da iletişim fakültelerinde bile okutulacak bir şekilde, “Ne kadar çirkin bir hareket bu, ne kadar çirkin.
Yanımda erkek arkadaşım var, sorunun farkında mısın?” diyerek dersini verir.
* * *
Ezcümle;
Yeteneğin olmayabilir, eğitimin olmayabilir, bu işi başka amaçlarla yapıyor olabilirsin.
Şansın yaver gitmiş ve böylelikle o mikrofonu eline almış olabilirsin.
Bir dayın ya da abin, “başka bir iş yapamıyor bari gazeteci olsun” demiş olabilir.
Ama…
Edep ya Hu!