Kırk yıldır, memleketinden uzakta, Avrupa?da farklı bir kültür ortamında yaşayan Mehmet Güler, yıllardır iki ülke arasındaki, özellikle turizm olgusuyla insanların ülkelerarası yoğun temasları sonucu yaşadıkları bazı olumlu ya da olumsuz gelişmeleri yakından izleyerek, her iki tarafla yaptığı röportajlar sonucunda bu konuyu irdelemeye ve etkilerini yapıtlarına yansıtmaya başladı.
22 Ekim - 20 Kasım 2014 tarihleri arasında Nişantaşı'nda Tem Sanat Galerisi'nde açılacak sergisinde de bu konulardaki en son resimlerini izleyeceğiz.
1944 yılında Malatya'da doğan Mehmet Güler, Ankara G.E.E. Resim Bölümü'ndeki yüksek öğreniminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı sınavı ile gittiği Almanya?da, 1976 yılında, Kassel Güzel Sanatlar Akademisi?nden Auszeichnung (en iyi) derecesiyle mezun olduSanatçı, yaşamını ve çalışmalarını 1977?den beri aynı kentte serbest sanatçı olarak sürdürmektedir. Son olarak Kassel kenti Güler'i "Altın Rozet Liyakat Nişanı" ile onurlandırdı.
Çalışmalarının ağırlığını yağlıboya oluşturmakla beraber, sanatında grafik ve heykel gibi çeşitli teknikleri de kullanan Güler'e bu yıl Almanya Unna Kültür Müdürlüğü tarafından büyük kapsamlı bir kitapla birlikte 70. yaşı onuruna 12 Ekim 2014 günü açılacak retrospektif bir sergi düzenlenmektedir.
Güler'in 1965-1985 yılları arasında yapıtlarına, çok iyi tanıdığı Anadolu kırsalı, özellikle de doğa insan ilişkileri konu olurken, bu yapıtlarda doğa ve konusu gereği sarı kahverengi, siyah tonlar hâkimdi. Oysa 80'li yılların ortasından sonraki yapıtlarında yoğun bir renklilik görülür. Farklı kültürlerden gelen insanların yarattıkları kontrast, özellikle dışarıdan, güneş ve deniz için gelen batılılar açık renklerle simgelenirken, onlara karşıt yerlileri koyu renk kütleleriyle betimledi. Bu yorum Güler'de hem görsel hem de içeriksel olarak bir işlev kazandı. Resimlerdeki yoğun rengi oluşturan sarı, kırmızı, turuncu güneş ve sıcağı simgelerken mavi, turkuaz ise deniz ve gökyüzünü, suyu simgeler.
Sağlıklı bir soyutlamaya ancak figür ve doğayı iyi gözlemlemek, desen ve boyaya tam hâkim olmakla ulaşılabilir. Mehmet Güler bugüne kadar çizdiği binlerce figür ve doğa etütleriyle önceleri "Fotorealist" bir dile sahipken, bazı piyasa endişelerine takılmadan, sanatın doğası gereği, yoğun çalışma süreci içinde, bu elementleri kendi kişiliğinde ve dilinde geliştirerek sadeleştirdi, asgariye indirgedi.
Güler'in son on yıldan beri yarattığı yapıtlarında sık sık kaligrafik öğelere rastlanır. Bunlar bazen bir şiirin kıtalarını, bir dizesini veya tek tek kelimelerini oluştururlar. Figürlerle anlam ve içeriğine uygun homojen bir doku oluşturulur. Ancak boyamaya başladıktan sonra bu metinler ve figürler bağlayıcı olmaktan çıkar. Güler bu süreç içinde gelişmeyi tuval ile kendisi arasındaki gelişmeye bırakır. Yapıt onu alır götürür.
Güler gelişmeyi takip eder. Sonuçta figürler ve metin parçaları, yapıtın estetik gelişmesi gereği yer yer geniş fırça darbeleri, ya da küçük fırça tuşları ve izleri, kimi kez de spatülün yarattığı yoğun boya dokusu ve renkleriyle sarmalanır bütünleşir. Bu yoğun renk sarmalı zaman içinde bir çağlayan gibi güçlü ve etkili diyagonal, üst sağdan alt sola akarken, bazen de durgun, dingin satıhlar halinde oluşturdukları dinamik kontrastlarla yapıtın statiğini oluşturur, dengeli bir kompozisyon yaratırlar.
Sergiyi galeride izleme olanağı bulamayanlar, Tem Sanat Galerisi'nin www.temartgallery.com adresinde devamlı güncel tutulan sayfalarında hem sergiye, hem galeri sanatçılarına, hem de geçmiş sergi arşivlerine ulaşabilirler.