Antik Yunan çağda tiyatro oyunları genelde siyasi alay içerikli sergilenirmiş. 10 binleri bulan izleyicinin karşısında.
Bu nedenle tiyatro oyunu gerçekleştiren oyuncular söylediği argo sözlerden dolayı yüzlerinin tanınmaması için maske takarlarmış. Bu 2 maske uygulaması da oradan günümüze kadar gelmiş.
TİYATRONUN TARİHİ:
Tiyatro, Yunanca theatron yani “görme yeri” sözcüğünden gelmektedir. Bugünün çağdaş tiyatro tarihi bağ bozumu ve şarap tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır.
Her yıl kentin ileri gelenlerinden biri seçilir ve bağ bozumu zamanında Festival düzenlemesi ve Dionysos’u onurlandırması beklenirdi.
Adından söz ettirmek isteyen soylu ve zenginler itibarlarını tazelemek için birbirleriyle yarışırlardı. İşte tiyatro da bu şenliklerde ortaya çıkmış bir sanat dalıdır.
Antik Yunanda gümüzde geçerli olan oyunculuk anlayışı yoktu. İfade edilen duygular jest ve mimikler yerine oyuncuların ellerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları masklarla belirtilirdi.
Yunan tiyatrosunda 2 tür oyun vardı. Tragedya ve komedya. Tragedyalarda içerik daha çok, Tanrılarla insanların kavgaları üzerineydi.
Dönemin dini inanışlarının sembolik bir ifadesi olarak, oyunlarda Tanrılar ve insanlar arasındaki çatışmalar anlatılırdı.
Komedyalar ise çoğunlukla siyasi alay içerikliydi. İzleyici sayısının bazen 10 binlere ulaştığı dekor ve kostümün kullanılmadığı dönemin tiyatrolarında, abartılı argo sözler ve eleştiriler yapılırdı.
Oyuncunun daha sonra söylediği sözlerden dolayı sorumluluğunun olmaması ve tanınmaması açısından büyük masklar kullandıkları düşünülmektedir.
Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler işte bu uygulamanın bir devamıdır.
Bu masklardan gülen yüz, filozof Herakleitos’u ağlayan yüz ise filozof Demokritos’u simgeler.
Herakleitos (ağlayan melankolik) sert tabiatlı bir filozoftur. insanlığn durumuna acıdığı için asık yüzle dolaşırdı ve lakabı ağlayandı.
Demokritos ise (gülen melankolik) insanlığın durumunu anlamsız ve komik bulduğu için alaycı bir tebessümle gezerdi, lakabı gülen filozoftu.
Heraklitos ise insan ve toplum konusunda iyimser olduğu için: “Neden hala bu kötülük, bu gerilim, bu gerilik, bu dar kafalılık neden?” diye; inandığı “değişimin” geciktiğine üzülüyor, ağlıyordu.
Yazar Horace Walpole’in deyişiyle “Bu dünya düşünenler için bir komedya, hissedenler için bir tragedyadır.
Bundandır ki Demokritos gülmüş, Herakleitos ağlamıştır.” Bu deyiş bile isabetli simgenin neden seçildiğini açıkça ifade etmektedir.