Cumartesi, Pazar ve Pazartesi?. Televizyon ekranlarının hemen hemen hepsinin akşam ve gece yarısı yayınlarının büyük bölümünü spor programları kaplıyor. Bu genellemeyi biraz daha özele indirmemiz gerekirse bunlara "Futbol Programları" demek daha doğru olur? Spor programları dediğimiz bu programların hemen hemen tümünün içeriğinde futbol var?
Bu arada; ekranlarda, sporun diğer dallarından olan ve ülkenin adını gerek milli takımlar düzeyinde ve gerekse kulüp takımları düzeyinde öne çıkaran, çıtayı oldukça yükseltmesiyle de Avrupa'da söz sahibi olmasına yol açan basketbol ile ilgili yapılan programlarını göz ardı etmiyoruz tabi.. Basketbol Avrupa arenasında sürekli yükselen başarılarıyla ülke sporunun yüz akı dallarından biri.. Televizyonlarda basketbol ile ilgili olarak güzel programlar yapılmaktadır..
Bizim burada sözünü etmek istediğimiz cumartesi, pazar ve pazartesi akşamları ekranlara gelen ve içerikleriyle gündem yaratan futbol içerikli ve özellikle de yorum ağırlıklı programlar..
Geçtiğimiz yıl bu tür programların bazıları gidererek kontrolden çıkan yorum ve içerikleriyle Türk futbol izleyicileri arasında kafa karışıklığına yol açıyordu...
Öyle ki; bu programlardaki yorum ve davranışları ile örnek olmaya başlayan fenomen yorumcular bir çok şeyin önüne geçmeye başlamıştı çoktan.. Bunlara, amigo yorumcuları, eski futbolculardan oluşan yorumcuları da ekleyince iş iyice çığırından çıkmıştı?
Televizyonlardaki bu tür programlar -adına spor programları denilen bu programlar- sivri dilli, etik dışı davranışlarıyla öne çıkan amigo yorumcularıyla gündeme iyice yerleştiler? Bu tür programlardaki bazı yorumcular da adeta futbol uleması kesildiler, Söyledikleri ile gündemi belirlemeye başladılar..
Mikrofon onlarda, kamera önündeler ya, söyledikleriyle gündemi oluşturuyorlar ve program yaptıkları televizyonların izlenme oranlarında biraz olsun etkililer ya artık kim tutar onları? Futbolumuzu yönetir oldular ülke gündeminin ta tepesine oturdular..
Futbolun tam fanatizm haline geldiği toplumlarda en etkili kitle iletişim organları kanalıyla toplumu etkilemeniz çok kolay.. Futbol, aşırı sevgiyi, kontrolsüz aşırı tutkuyu, fanatizmi ve fanatizme dayalı şiddeti aynı anda barındıran ve toplumun büyük gurupları tarafından benimsenen bir olgu.. Bu konuda kitle iletişim araçlarından izleyicilere ulaştırılacak mesajların infiale neden olacak, fanatizmi körükleyecek, şiddeti hortlatacak içerikte olmamasına dikkat edilmeli, Bu durumda spor yorumcuları çok önemli bir görev üstlenirler ve ekrandan verecekleri mesajlarla her an patlamaya hazır toplulukları olumsuz etkileyecek davranışlardan uzak durmaya özen gösterirler.
Sporseverlerin, özellikle de futbolla ilgilenen izleyicilerin en çok ilgi gösterdiği programların başında, 'spor programları.' geliyor. Pazar ve pazartesi geceleri TV ekranlarını kaplayan programlarda, takımların son durumu, transferler, tartışmalı pozisyonlar, hakem hataları vs. hararetli tartışmalar eşliğinde aktarılıyor izleyiciye. Türk futbolunun geleceği adeta bu programlarda şekilleniyor. Ancak tartışmalarda çoğu zaman ipin ucu kaçıyor ve konukların heyecanlı yorumlarına, kimi programlara davet edilen taraftarların alkış ve protestoları da eklenince stüdyoda gergin anlar yaşanıyor. Bütün bu "kasıtlı" heyecan ve kavgalara rağmen, spor programları arzu ettikleri izlenme oranına (reyting) ulaşamıyor.
Bu programlarda kullanılan tartışma dili ve davranışları anlatmaya kalksak sanırım burası yetmez? Burada anlatmamız da gerekmiyor.. Televizyon izleyicileri bunlar görüyor ve biliyor.. Bu programlarda izleyiciyi olumsuz olarak etkileyen en önemli yaklaşım da bu zaten? Seviyesiz ve abartılı davranışlar, ekranda sergilenmemesi gereken, daha çok dedikoduya dayalı sözde haber sunum tarzı?
Birilerinin bu tür davrananlara, kendilerini gündem belirleyici, kural koyucu ve uygulayıcı olarak görenlere, "reyting" uğruna ekranda kavgayı "mubah" sayanlara "dur" demesi lazımdı?
Geç de olsa bu konuda tek yetkili kurum olan RTÜK harekete geçti.. Ve daha dikkatli davranılması konusunda TV yayın kuruluşları ciddi şekilde uyarıldı..
RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) denetimini nihayet spor programlarına yöneltmişti..
Bu konuyla ilgili olarak bir toplantı yapıldı? Toplantıda; Ligler başlamadan önce spor programlarıyla ilgili yaptırılan araştırma sonuçlarını da açıklayan RTÜK'ten, "seviyesiz tartışmalar" için de uyarı geldi. RTÜK bundan böyle spor programlarını dikkatli izleyeceğini de bildirdi.
Toplantıda Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Dr. A. Zahid Akman, kurum olarak yaptırılan "Spor Programlarını İzleme Eğilimleri Kamuoyu Araştırması"nın sonuçlarını açıkladı. RTÜK Başkanı'nın başkanlığında yapılan toplantıya katılan; Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Kulüpler Birliği Vakfı ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, TRT Spor Haberleri Müdürü Tufan Turasan ve Türkiye Ligi Futbol karşılaşmalarının yayıncı kuruluşu olan Lig TV Genel Müdürü Şansal Büyüka da araştırmanın sonuçlarıyla ilgili görüşlerini açıkladılar.
Akman toplantıda, "Bu araştırma, RTÜK tarafından özellikle izleyicilerin talepleri ve kamuoyundan gelen yoğun baskı neticesinde gerçekleştirdiğini, özellikle ulusal televizyonlarda yayınlanan spor programlarının kamuoyu üzerinde ne tür etki bıraktığını belirlemek için yapıldığını" söyledi.
Araştırmanın ortaya çıkardığı önemli sonuçlardan biri belki de en önemlisi; Bu programlardaki yorumcuların ve maç sonunda açıklama yapan yöneticilerin rahatsız edici taraflı davranışlarının toplumu olumsuz etkilediğiydi..
Akman; Televizyon izleyicileri; maçtan sonra yöneticilerin, hakemleri sürekli hedef tahtası haline getirmeleri, yorumcuların da sürekli hakemleri eleştirmelerinin, spor müsabakalarına ve hakemlere güveni azalttığına dikkat çekerek, araştırmaya katılan deneklerin, futbol ile ilgili yönetici ve yorumcuların yüzde 70'e yakınının taraflı davrandığına inandığını da vurguladı.
Bu uyarılar genelde etkili oldu ama davranışlarda hala düzeltilmesi gereken kısımlar var? RTÜK tarafından izlendiklerini bilmek bazı konularda daha derli toplu olmalarına yol açtı ancak, işi bu hale getirenlerin yöntemlerini değiştirmeleri çok zor gibi görünüyor?
Bu tür yorumcular alışkanlıklarından vazgeçerler mi bilinmez ama Sporsever Televizyon izleyicileri bu fanatik, taraflı yorumculardan kolay kurtulacak gibi görünmüyor?
YORUM FARKI!..
MUHAFAZAKARIM. EKRANDA ADABA AYKIRI DAVRANIŞLARA MÜDAHALE EDERİM!...
FİFA Kokartlı eski Milli Hakemlerimizden Ahmet Çakar; ekrandaki sivri dilliliğiyle tanınan, spor yorumculuğunu farklı formatlardaki davranış biçimiyle sunmayı tercih eden, ekranda zaman zaman heyecanına gem vuramayan, hararetli tartışmaları seven Spor yorumcularımızdan biri..
CNN TÜRK'de Cengiz Semercioğlu'nun sunduğu "Ful Ekran" Programına konuk olan Ahmet Çakar'dan iki ilginç yorum;
"(..)Muhafazakar bir yapıya sahibim. Programda genel adaba aykırı bir şey olursa
müdahale ederim?"
"(..) Spor yorumculuğu asla ve asla sadece spor yorumculuğu değildir. Rıdvan Dilmen, Sergen Yalçın, Hakan Ünsal ve Hakan Şükür de olaya daha geniş bakmalılar?"