Günaydın.. Yani Sabah'ın eki Günaydın..
Seba Tümer, Oya Germen [Neco'nun eski eşi] ve Ayşe Özyılmazel [Neco'nun kızı] hani Habertürk'te 'Yok Daha Neler' adında bir program yapıyorlar ya..
Geçen haftaki konuklarından biri de Mutlu Tönbekici idi.. Mutlu, Vatan Gazetesi yazarı. Daha önce Tuğçe Baran adıyla yazıyor, çoğu kişi bu yazıları Selahattin Duman'ın yazdığını Tuğçe adında biri olmadığını iddia ediyordu.. Evet; Tuğçe diye biri yoktu ama bu yazıları yazan Mutlu adına sevimli mi sevimli bir hanım kız vardı..
Dönelim programa.. Ayşe kızımız, Mutlu kızımıza sordu:
-Gündelik hayattan gırgır şamata yazılar yazan Tuğçe Baran neden son iki senedir siyasi ve sosyolojik yazılar yazmaya başladı?
Mutlu kızımız cevap verdi:
"Ülkemizde yaşananlara ve değişime kayıtsız kalamazdım.."
'Şarkı Söylememek Lâzım' pardon 'Şarkı Söylemek Lâzım' programında Dişi Armağan Çağlayan olma görevi verilen Ayşe kızımız, bu programdan bir iki sonra şöyle yazdı:
"Şimdi ben ne yazayım? Yaşasa bugün 4 yaşına basacak güzeller güzeli Aleyna, annesiyle babasının kavuşmak için tam 7 yıl bekledikleri tek bebekleri 5 yaşındaki Taha, Güngören'deki o hain saldırıda ölmüşken.. Şimdi ben ne yazayım? Onca kaybımız ve yaralımız varken. Herkesin yüreği paramparçayken..
Ya Şeyma.. 12 yaşında Şeyma. İlk patlamadan sonra ailesiyle balkona çıkan ve ikinci patlamanın ardından kalbine mermer saplanan küçücük Şeyma. Okulunu takdirle bitirmiş Şeyma. Ve Murat, Furkan, Macide, Fadime, bebeği karnında Filiz ve diğerleri.. Şimdi sözün bittiği yerdeyiz.."
Yani Ayşe kızımız özetle demiş ki:
"Ülkemizde yaşananlara ve değişime kayıtsız kalamazdım.."
Aferin Ayşe!
Saklambaç.. Yani Takvim'in eki Saklambaç..
'Gülben'in Sürprizleri Bitmiyor' başlıklı haberde, 'sanatçının' bu geceki [30 Temmuz Çarşamba] programında ekrana gelecek konukları bir bir sayılmış:
Safile ile Faik.. Banu Zorlu.. Ferhat Güzel..
"Len oğlum, başka konuk kalmadı mı?" diye tam nağralanmaya hazırlanıyorum ki; gerçeği fark ediyorum..
Kalmadı!
Safile ile Faik.. Banu Zorlu.. Ferhat Güzel.. Son haftalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan daha fazla ekrana gelmedilerse nah şu bıyıklarımı keserim!
Benim bıyıklarım yok mu?
Sahi yok!
Ama artık Safile ile Faik'i.. Banu Zorlu'yu.. Ferhat Güzel'i ekranda görmeye benim de tahammülüm yok!
Bu kadar 'Televole' uzantısı, bu kadar 'moderen pezevenklik' programı, bu kadar talk show olursa olacağı da bu olur!
Aferin Gülben!
Cafe.. Yani Milliyet'in eki Cafe..
Sinem Kobal ile Mehmet Aslan'ın 'Ayakta Kal' adlı sinema filminin çekimleri tamamlanmış. Filmde zengin kız- fakir erkek aşkı anlatılıyormuş.
Milliyet Cafe muhabiri her iki 'sanatçı'ya da sormuş:
-Aileniz böyle bir durumda ne yapardı?
Sinem: "Ailem öncelikle kişiliğine ve duruşuna bakar.."
YALAN!
Mehmet: "Fakir diye onaylamamazlık etmezler ama başka meziyetler ararlar; kültür ve üniversite eğitimi gibi.."
YALAN!
Aynı ikili, aynı filmdeki 'öpüşme' sahnesi için de Günaydın'a konuşmuş:
"Öpüşme sahnesinde zorlanmadık.. Sevişme sahnesi olsa anlarız da, öpüşmek çok normal.."
Ah be güzel kardeşlerim; SEVİŞMENİN NERESİ ANORMAL!
Hümeyra'nın [sahi 'Avrupa Yakası'nı bırakmış. İffet'i çok özleyeceğiz de, sevgili Gülse Birsel nasıl bir çözüm bulacak çok merak ediyorum] dediği gibi?
SAĞDAN SAĞDAN GELİYORLAR?
hulusi.tunca@hotmail.com