Türkiye’nin ilk kadın oyun yazarı, kuramcı, aktivist, sosyal ve siyasi yaşamın her alanında öncü Fatma Nudiye Yalçı’nın hikâyesi. 1920’lerde başlayan mücadelesine Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve Nazım Hikmet de eşlik ediyor.
Dramaturgisini Gökhan Aktemur’un, koreografisini Senem Oluz’un, müziğini Burçak Çöllü’nün, dekor-kostüm tasarımını Nihal Kaplangı’nın, ışık tasarımını Murat Özdemir’in, efekt tasarımını Gökçe Selim’in yaptığı, fotoğraflarını Ahmet Çelikbaş’ın çektiği oyunda Bensu Orhunöz, Ceren Hacımuratoğlu, Lale Kabul, Nazan Yatgın Palabıyık, Selin Türkmen, Şenay Bağ, Yeşim Mazıcıoğlu rol alıyor.
30’lu Yılların Bağımsız Aydını: Fatma Nudiye Yalçı
Fatma Nudiye Yalçı sadece bir oyun yazarı değil aynı zamanda pedagog, gazeteci, çevirmen, felsefeci ve çocuk öyküsü yazarı.
1904’de varlıklı denebilecek bir ailenin çocuğu olarak doğar. Tam bir kitap kurdu; aynı zamanda meraklı, sorgulayan ve çok araştıran bir çocuktur.
Kadın yazarlar arasında repertuara alınabilecek nitelikte ilk oyunu kaleme alan Fatma Nudiye Yalçı, “Beyoğlu 1931” adlı eseriyle Türk Tiyatro Tarihi’nde yer edinir.
Oyun Darülbedayi’de sahnelenmek üzere repertuara alınır ancak seyirciyle buluşamaz.
Dönemin tanınmış bütün aydınlarının toplandığı Resimli Ay çevresinde yer alır. Ve onların arasında en şöhretli isim Nizamettin Nazif’le kısa süren evliliğini, 1930’lu yılların muhafazakârlığına rağmen kendi isteğiyle boşanarak noktalar.
Ardından büyük hayranlık duyduğu ve mücadelesinden etkilendiği Hikmet Kıvılcımlı’yla aşk yaşamaya başlar.
Birlikte yayınevleri kurarlar. Her türlü baskıya rağmen bilimsel sosyalizmin Türkiye’de tanınmasını sağlayacak pek çok eseri yayınlarlar.
Onların yaşadığı sadece aşk değil, uzun yol arkadaşlığıdır. Karakollarda ayrı hücreler, farklı şehirlerde cezaevleri, nihayetinde aynı çatı altındaki birliktelikleri son bulsa da Doktor Hikmet başkasıyla evlense de yoldaşlıkları Fatma Nudiye ölene kadar sürer.
Fatma Nudiye aynı zamanda çocuklar için öyküler ve eğitim kitapları yazar.
Babası dışında hiç asker tanımadığı halde Donanma Davası’nda, “Donanmanın disiplinini bozmak ve askeri isyana teşvik etmek” suçundan Hikmet Kıvılcımlı, Nazım Hikmet, Kemal Tahir ve Kerim Korcan’la beraber yargılanıp 10 yıl ağır hapis cezasını çarptırılır ve medeni hakları da elinden alınır.
Kendisinden iki yıl sonra tahliye olan Kıvılcımlı, Emine Hanım’la nikâh masasına otursa da mücadele arkadaşlıkları devam eder.
Birlikte Vatan Partisi’ni kurarlar. Partinin Kültür Divanı Başkanı olan Fatma Nudiye, işçilerle piknikler düzenler; mitinglerde öyküler ve fıkralarla önemli kıssalar aktarır.
Menderes tarafından parti kapatıldıktan sonra Nudiye’nin çok zor geçen bir hapislik dönemi daha başlar.
Psikolojisi, sağlığı bozulur fakat ona bu konuda da omuz veren yine Doktor Hikmet yurt dışında tedavi olmasını sağlar.
Fatma Nudiye, Bulgaristan’daki sürgün hayatı boyunca üretmeye devam eder.
“Çok utanıyorum; bir teyzem olduğunu 61 Anayasası’nın göreceli özgürlük ortamında öğrendim” diyen tiyatro sanatçısı yeğeni Beklan Algan, Avrupa turnesine çıktığında kendisiyle buluşur.
Dönüşte ise teyzesinin ölüm haberini alır.
Nihayetinde Fatma Nudiye, 30’lu yılların sosyal yaşamında, peçenin altında bilimsel sosyalizmi araştırmaya başlayan;
Çeviriler yapıp kitaplar yazan, bu mücadelesini partide, cezaevinde sürdüren; erkeklerin her alanda baskın olduğu bir dönemde “bağımsız” bir kadın olarak kendini var etmeyi başarmış bir aydındır.
Bu mücadeleyi yaşadıkları dönemde veren kadınlar feminist hareketin desteğine ve gücüne sahip değillerdi.
Fakat büyük bedeller ödeyerek açtıkları yolda bugün pek çok kadının yürümesini sağladılar.
İYİ Kİ DOĞDUN NUDİYE HANIM
Yaftalı Tabut, onca yıl adı anılmayan/unutulan Türkiye’nin ilk kadın oyun-öykü yazarı, çevirmen, aktivist Fatma Nudiye Yalçı’yla buluşup tanışmanın; “kendi toprağımızda kendimizle yüzleşme”nin öyküsünü aktarıyor.
Nudiye Hanım hakkında araştırma yapmaya başladığımda, zamanının çok ötesinde, her şart ve koşulda mücadeleci, üretken bir yaşam süren, gerçek bir devrimci ile karşılaştım ve bu 2020’lerin Türkiye’sinde yaşayan bir kadın olarak beni çok etkiledi ve güç verdi.
Oyunda geçen yıllar dünyanın kabuk değiştirdiği zor zamanlar; art arda savaşlar, imparatorlukların yerini alan ulus devletler, salgın hastalıklar, işçi ayaklanmaları, büyük ekonomik buhran ve haklarını alabilmek için isyanda olan kadınlar…
Kuruluşundan 97 yıl sonra bir tiyatro metni aracılığıyla Cumhuriyetin ilk yıllarına bakmak, oyunun önemli sahnelerinin tarihimizin kritik dönemeçlerine denk geldiğini görmek, geçmişimiz ve bugünümüz üzerine sorular sormak oyunun zeminini oluşturuyor. Bugünümüz geçmişimiz / geçmişimiz bugünümüz…
Nudiye Hanım ve çevresindeki Hikmet Kıvılcımlı, Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Nazif Tepedelenli gibi kıymetli isimlerin kılavuzluğunda tarihte bir yolculuk yapmak bizlere eşsiz bir prova deneyimi sundu.
Dramaturg Gökhan Aktemur’la birlikte yaklaşık bir buçuk yıllık bir araştırma, dönem tahlili ve karakter çözümlemesinin ardından, elimizdeki tarihsel-güncel birikimi, oyununu sahnelemekten onur duyduğum Bilgesu Erenus’un metni üzerinden, yaratıcı ekip ve oyuncularımızla her kesimden seyirciye ulaştırmayı amaçladık.
Nudiye Hanım’ın mirası öncelikle kadınlara; oyunumuz ise artık seyirciye ve oyunculara emanet…
Yaftalı Tabut gideni anma değil var oluşunu kutlama oyunudur.
İyi ki doğdunuz Fatma Nudiye Hanım!
Yelda BASKIN-Yönetmen