Senarist Ayça Öztorun... 'BERGEN' FİLMİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI!

Yazar ve senarist Ayça Öztorun 7 yıl önce uzun süren çalışmalar, görgü tanıklarıyla, ve olayın faili Halis Serbest ile yaptığı röportajlar sonucunda Bergen'in hayatını anlatan senaryoyu yazdı.

Ayça Öztorun son günlerde Yüksel Aksu yönetmenliğinde çekileceği konuşulan Bergen filmi ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı.

İşte o açıklama; 

Sekiz yıl önce kadına şiddet konusunu gündeme taşımak adına Sinema Sanatçısı rahmetli Mahmut Hekimoğlu ile birlikte bir çalışma başlattık. 

Magazin dünyasının öncü habercilerinden aynı zamanda Mahmut Hekimoğlu ile beni tanıştıran Nurcan Sabur’un da önerisiyle hazin bir geçmişi olan Belgin Sarılmışer’in hayatını senaryolaştırabileceğimizi düşündük.

Filmin yanı sıra şiddet olayını genel olarak ele almaya çalıştık.

Gerek çocuklarımıza, gerek kadınlarımıza gün geçtikçe artan şiddet olaylarını da topluma faydalı olabileceğini düşündüğüm şiddetin altında yatan psikolojik nedenleri de gözler önüne seren “Ne İlk Ne de Sonuncuyum” adlı kitap yazmaya başladım. Bu kitapta her hikâyeyi bölüm bölüm yazmaya başladım.

Bergen’in Halis Serbest’le tanıştığı ilk günden bu yana yaşadığı olayları aylarca süren çalışmalarım ve olayın görgü tanıklarıyla yaptığım röportajları kaleme alarak senaryoyu tamamladım.

Bu çalışmalarım esnasında Halis Serbest’le de aylar süren görüşmeler yaptım.

Bu konunun oldukça hassas olduğunu bildiğim için hep belgelere dayalı resmi kararları, kişisel mektupları, her ikisinin cezaevi görüşmelerini ve Halis Serbest’teki fotoğrafları dosyaladım.

Resmi kararların bir kısmını doğrulardan şaşmayarak yazdığım senaryoda hiçbir itham olmaması adına kayıt altına aldım.

Bergen’in ailesine de ulaşmak istedim. Sosyal ağdan ablasının kızına ulaşıp böyle bir çalışma hazırladığımı ve görüşmek istediğimi söyleyince bana, Halis Serbest’le aynı memleketten olduğum için çok önyargılı yaklaşarak kırıcı mesajlar gönderdi.

Senaryoyu okumadığını ve çok ön yargılı davrandığını mesaj yoluyla ilettim. Empati yaptığım için aileyi de çok iyi anlıyorum.

Bu nedenle tepkilerine kızamadım. Film projesi gerçekleştiğinde hakkımdaki olumsuz düşüncelerinin kalmayacağını bildiğim için kendimi anlatma çabasına da girmedim.

Senaryomun çoğaltılmış dosyasını Avukatım Hasan Yüce’nin hazırladığı hukuki sözleşmeyle Mahmut Hekimoğlu’na teslim ettim.

Rahmetli Mahmut Hekimoğlu sözleşmeye uymayınca avukatım sözleşmeyi iptal etti.

Kendisi rahmetli olduktan hemen sonra birçok yapım şirketi beni arayıp senaryoyu beyaz perdeye aktaralım dediler.

Ben dostluğa ve maneviyata inanan bir insan olduğum için, Mahmut abinin ölümünün hemen ardından senaryomu kimseye vermek istemedim.

Çünkü senaryomu çok sevmişti ve filmini çekmeyi çok istiyordu.

     CANLI YAYIN FİYASKOSU

 Halis Serbest’le röportajlarım esnasında ATV televizyon kanalından yayın yönetmeni olduğunu söyleyen bir hanım “Zahide ile Yetiş Hayata” adlı programa beni ve Mahmut Hekimoğlu’nu davet etti.

Bu davete katılmak istemediğim halde Mahmut Hekimoğlu’nun ısrarını kıramadım.

Programda özellikle bana sözlü saldırıda bulunmaları için iki psikolog ve canlı yayına isim vermeden bağlanan insanların hakaretlerine maruz kaldım.

Bize yöneltilen ithamlardan dolayı söz hakkı istediğimizde başka konulara geçerek konuşmamıza müsaade etmediler.

Program esnasında Mahmut Hekimoğlu bana kameranın arkasına bak diye işaret etti.

Yayının yönetmeni olduğunu düşündüğüm kişi elinde izleyicilere doğru gösterdiği “Ayça Öztorun’a sözlü saldırın” yazılı bir rozet kaldırdı.

Reklam arasında ise programın avukatı olan ve her zaman sevgiyle andığım rahmetli Olgun Hamarat; “Ayça reyting için sana yüklendiler çok ama çok üzgünüm” dedi.

 ATV’de canlı yayına bağlanan bir kadın şiddet gördüğünü ve şiddet gördüğü erkeği çok sevdiğini söyleyince gülümsedim. Bana güldüğüm içinde tepki verdiler.

İnsanlar tepkilerini farklı verirler. Ben orada önyargıya ve cehalet dolu yorumlara güldüm.

Cehalet dolu yorumlar ve ithamlara her zaman gülen bir insanım çünkü cahille tartışmanın, kendimi hem cahil hem de önyargılı insanlara anlatmanın boşa kürek çekmek olduğunu çok iyi bilirim.

Beni orada katil yandaşı olmakla suçladılar. Canlı yayına bağlanan kişileri de çok iyi biliyorum.

Bugün Bergen’i savunanların geçmişte yapayalnız bırakan insanlar olduğunu da biliyorum.

Konuşurum bana yakışmaz diyorum. Zaten cehalete karşı en iyi yanıt ilkelerimden taviz vermeden bildiğim işi yapmak ve yaşamıma uyarlamak diyerek çok muhatap olmuyorum.

Programda da öyle yaptım. İnsanların okuma alışkanlığı yok ki.

Beni eleştirenlere 98 sayfa senaryoyu oku desem dokuz sayfayı okuyamaz.

İşte bunun yüzünden değil midir anlamadan dinlemeden linçlerin ve sözlü şiddetten doğan mağduriyetlerinde artması…

2020’DE SENARYOMU OKUSUN DİYE YÖNETMEN YÜKSEL AKSU’YA VERDİM.

Geçen yıl beni www.magazinkolik.com'un Genel Yayın Yönetmeni Nurcan Sabur aradı.

Bergen konulu senaryoyu Yüksel Aksu’ya önerdiğini söyledi ve senaryoyu gönderebileceğimi söyleyerek Yüksel Bey’in telefon numarasını verdi.

Yüksel Bey’le görüştük senaryoyu gönderdim ve çok beğendiğini söyledi.

Bu yıl bir yapım şirketi ile yine Bergen filmini çekmek üzere anlaşmışlar.

Senaryonun benim senaryo olmadığını o şirketin senaristlerinin yazdığı farklı bir senaryoyu filmleştirileceğini fakat benim senaryomun daha güzel olduğunu yapım şirketinin kendi senaryolarının çekilmesi konusunda ısrarcı olduklarını anlattı.

Yüksel Bey çok iyi bir yönetmendir. Ben ona hayırlı olsun diyorum.

Umarım kadına şiddet konulu yaşanmış bir hikâyenin senaryosunda ne yalan ne de yanlış olur.

Noter tasdikli senaryomun içeriğini haklarımı koruyan Sine1 ve avukatım Hasan Yüce çok iyi biliyor.

Senaryoda ismi geçen görgü tanıkları isimlerinin sadece benim kadına şiddet konulu romanımda ve yazdığım bu senaryoda kullanmama resmi olarak izin verdiler.

Bunun dışında farlı bir senaryoda isimleri geçtiği takdirde yasal işlem başlatacaklarını söylediler.

Bu nedenle bu sorumluluğu almamak adına basın yoluyla senaryomun içerisinden iznim olmadan ufak bir alıntı dahi yapılırsa hukuksal işlem başlatacağımı bilgilerinize sunuyorum.

Ayrıca çok hassas bir konu olduğunu düşündüğüm bu acı hikâyenin bilinmeyen o kadar çok yönü var ki kelimeler bile kifayetsiz kalıyor.

Genç yaşta hayatını kaybeden Bergen’in yaşamış olduğu hazin son, şiddetin hızla ivme kazandığı bu toplumda ne ilk ne de sonuncu olacak.

Yazarlık hayatımda tacize, şiddete ve tecavüze uğramış birçok kadının ve savunmasız çocukların hayat hikâyelerini dinledim.

Hukuksal çözüm bulamayan dosyaları ve mahkemeleri üzülerek takip ettim.

Doğada bir canlının diğer canlıya şiddetine, hükmüne gerek yazılarımla, gerek duruşumla tepki koyan bir insanım.

Bu nedenle ATV’de üzerime bulaştırdıkları çamuru çalışmalarımla tekrar onlara günü gelecek temizleteceğim.

Senaryomun ilk günden beri nasıl yol aldığını ve ne kadar emek verdiğimi bilen, doğrudan hiçbir zaman sapmayan magazinin imparatoru diye bilinen Nurcan Sabur’a da yorumlarıyla Sezar’ın hakkını Sezar’a verdiği için teşekkür ediyorum.

   AYÇA ÖZTORUN

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Sinema Haberleri

İhsan Taş / Dedemin Gözyaşları... BİR BAŞARI HİKAYESİ!