Müzik yaşantısına henüz 5 yaşındayken babasının hediye etmiş olduğu cura ile başlayan Yudum, ailenin 3. kuşağı olarak bağlamaya gönül veren bir sanatçı. Türk Halk Müziği'ne olan ilgisini "Büyükbabadan babaya, babadan da biz 3 kız kardeşe intikal eden bir süreçte müzik hayatımın bir parçası oldu.
Çocuk yaşta arkadaşlarım dışarıda oynarken ben bağlama çalıyordum. Bu durum başlarda biraz sıkıcı gelse de babamın yönlendirmesiyle İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservaturarı'na girdim. Ortaokul, lise ve üniversite orada bitti. Daha sonra akademik kariyerimi Haliç Üniversitesi Konservatuarı'na yüksek lisans yaptım ve nasip olursa doktoramı da tamamlamak istiyorum" sözleriyle tanımlayan Yudum, konservatuar yıllarında çıkardığı "Bir Yudum Sevgi" albümüyle müzik piyasasına giriş yaptı.
Nejat Alp ile yaptığı düet ile profesyonelliğe adım atan Yudum,Erol Parlak, Musa Eroğlu, Arif Sağ, ve Özay Gönlüm gibi değerli sanatçılardan ilham aldığını ifade ederken en büyük ustasının ise babasının olduğunu belirtti.
Kendine ait eserleri de bulunan Yudum, Alişan, Cansever ve Kader başta olmak üzere birçok sanatçı için söz ve besteler yaptı. Yurtiçi ve yurtdışında sayısız konserler vererek dinleyenleriyle bütünleşen Yudum'un 7 albümü bulunuyor.
"Bayanlar erkeklere göre fiziksel olarak daha güçsüz oldukları için bağlama çalamazlar" gibi bir yanılgıyı günde 12 saat çalışarak, kollarıma kum torbaları bağlayarak aştığını ifade eden Yudum, "Konservatuara girdikten sonra 12 yıl bu şekilde çalışarak bu tabuyu yıktım. Benim için solistliğimden önce enstrümanım geldi. Belki de bu yüzden en iyi saz çalan kadın olarak anılıyorum." dedi.
Ardağan'da dünyaya gelen Yudum, "Anne Erzincan, anneanne de Sivaslı olunca böyle bir müzik sevgisi doğdu. Memleketime vefa borcumu ödemek için çok da güzel bir eser yaptım. Kars, Ardahan ve Iğdır için yaptığım bu eser dinleyicilerimden büyük beğeni topladı" diyerek doğduğu topraklara minnet borçlu olduğunu söyledi.
"GENÇLER TÜRKÜLERDEN UZAKLAŞIYOR, KÜLTÜRÜMÜZ YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR"...
Konservatuara giderken yaşadığı bir anısını dile getiren Yudum, "Çocuk yaşta okula sırtımda bağlama taşıyarak gittiğimde, çoğu gencin sırtında gitar vardı. Bana dalga geçer nidayla bakarlardı ve bu beni rahatsız ederdi. Bu gidişat hiç iyi değil. Çocukların ve gençlerin müzik dinlemeleri ortama ayak uydurma şeklinde yürüyor. Arkadaşı pop müzik dinliyorsa ortama kendini kabul ettirmek için o da pop müzik dinliyor. Ve tamamen türkülerden, bağlamadan uzaklaşıyor.
Aslında kültürümüz yok edilmeye çalışılıyor. Bu konuda söylenmiş çok doğru bir ifade var, 'Bir milleti yok etmek istiyorsanız önce müziğini ve kültürünü yok edeceksiniz." diyerek gençlerin Türk Halk Müziği'ne sahip çıkmaları gerektiğini vurguladı.
"ESKİNİN ANONİM HAVASINI HİÇBİRİMİZ YAKALAYAMIYORUZ"...
Türk Halk Müziği'ne gönül veren bir sanatçı olarak, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Yudum Müzik Okulları'nda yüzlerce öğrenci yetiştiren Yudum, eski dönem eserlerindeki anonim havanın günümüzde yakalanamamasını şu sözlerle ifade ediyor. "Üretkenlikten yanayım ama eskinin o anonim havasını hiçbirimiz yakalayamıyoruz. Belki eskilerdeki o duygu günümüzde olmadığı için günümüz türkülerinde bir tahribat var."
17 yıldır müzik camiasında yeralan ve "Yollar Hasta Ben Yorgunum", "Türlü Türlü" ve "Esmesun Ayruluk" gibi türkülerle tanınan Yudum, çok yakın bir zamanda yeni bir çalışma ile yeniden dinleyicileriyle buluşacak.