SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL ANLAMLI KATEGORİ! AŞKI ANLATAN EN GÜZEL ON FİLM...
Tam da aşkla anılan bir günde, 14 Şubat`tayken yaşanmış, yaşanan ya da yaşanacak hikayelerimize dokununan içinde aşk geçen filmlere şöyle bir göz atmak istermisiniz...
Bazen fondaki müzik, bazen bir replik, bazen de bir bakış perdeden yansır ve gelir bizi gayr-i ihtiyari yakalar. Yaşanmış, yaşanan ya da yaşanacak hikayelerimize dokunur. Tam da aşkla anılan bir günde, 14 Şubat'tayken içinde aşk geçen filmlere şöyle bir göz atmak isterseniz,Audrey Hepburn'ün akla gelmemesi mümkün mü?
Hayatta bir türlü tutunamamış iki insanın hikayesini izlerken bir yandan Audrey Hepburn'un güzelliğinde kaybolmak bir yandan da aşklarını imkansız hale getirmelerine içerlemek mümkün. Başrollerde ise Manhattan sokakları, dönemin New York'unun silüeti, isimsiz kediler, ileride kült hale gelecek 'siyah elbise' var.
"Kalbini vahşi olan herhangi bir şeye veremezsin. Sen ne kadar ait olursan, o da o kadar güçlenir. Kendi doğasına kaçma gücünü bulabilene kadar veya bir ağaca uçacak kadar. Sonra daha yüksek bir ağaca.
İşte sonunuz böyle olacak, Mr. Bell. eğer vahşi bir şeyi sevmek için kendinize izin verirseniz öylece gökyüzüne bakakalırsınız.
İŞTE AŞK DOLU İÇİNDE AŞK GEÇEN EN GÜZEL ON FİLM...
Rüzgar Gibi Geçti / Gone With The Wind...
Amerikan Sivil Savaşı'nın hemen öncesinde, Georgia eyaletinin kırsal bir bölgesindeyiz. Scarlett, İrlanda göçmeni bir ailenin kızlarından biridir. Kardeşleri Scarlett'ten bir şeyler gizlemektedir. Ashley Wilkes isimli adam Scarlett'a aşık olsa da kuzeni Melanie ile evlenecektir. Henüz kimsenin bilmediği bu gerçek, yakın bir zamanda duyurulacaktır.
Sivil savaşın gölgesinde yaşanan çok kahramanlı bir aşk hikayesini konu alan efsanevi film hem dönemin Amerikası hem de aşk halleri üzerine önemli şeyler söylüyor
Selvi Boylum Al Yazmalım...
Başrollerde Türkan Şoray ve Kadir İnanır, yönetmen koltuğunda da Atıf Yılmaz olunca aslında fazla söze gerek yok. Defalarca akılda "Sevgi nedir" sorusuyla izlenen ve her seferinde boğazlarda sıkı birer yumru bırakmış bir film. Asya, İlyas ve bir de Cemşit'in hikayesi. Belki de Yeşilçam'da aşkın, emek verilmiş bir sevgiye yenildiği ilk film.
Casablanca...
Severken ayrılmanın filmidir Casablanca. Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman'ın başrollerinde olduğu, arka planda savaşın varlığının hissedildiği, fonda çalan şarkıların en az replikleri kadar Vurucu olduğu filmde hatırlanacak pek çok sahne vardır elbet. Bunlardan birisi de şüphesiz:
Lisa: Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı?
Rick: Evet.
Lisa: Seni seviyorum...
Kar ve Kaplan / La Tigre E La Neve...
Roberto Benigni, filmde şu soruyu sorar esasında: "Umutsuzluk ölümden bile kötüdür, aşk ise ölümsüz müdür?" Kar yağan bir yerde kaplan görmeleri kadar imkansızdır Vittoria için Attilio ile evlenmek. Attilio önce Irak'a gider sevdiği kadını kurtarmak için ve belki de kar ile kaplanı bir araya getirmek için.Sevmek Zamanı
Sevmek Zamanı...
Başrollerini Müşfik Kenter ve Sema Özcan'ın paylaştığı, ismiyle bile etkisini hissettiren bir Metin Erksan filmi. Halil, adada boyacılık yapmaktadır. Bir gün boyamaya girdiği boş köşklerden birisinde bir kadın resmi görür ve resme aşık olur.
Bir yıl boyunca her gün köşke girer ve resmi seyreder. Bir gün, köşkün sahibinin kızı olan resimdeki Meral, köşke gelir ve Halil'i resmini seyrederken görür. Meral, bu aşka karşılık verir. Oysa Halil, Meral'e değil, onun resmine aşıktır.
"Bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım o zaman ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor ve ebediyen bakacak.
"Hiroşima Sevgilim / Hiroshima Mon Amour...
Savaş, aşk, unutmaya çalışmak, unutamamak üzerine bir film. Anılar ve unutulanlar üzerine olan Hiroşima Sevgilim, Fransız Sinemasının başyapıtlarından kabul edilir.
Birkaç yıl içinde, seni unuttuğum zaman, böyle başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarak anacağım seni, unutmanın korkunçluğu olarak düşüneceğim seni. Şimdiden biliyorum bunu.
Vesikalı Yarim...
Eski arnavut kaldırımlı, at arabalı, denizi yosun kokan, gemisi efkâr tüten siyah beyaz bir istanbul manzarasının eşlik ettiği, Lütfi Akad imzalı bir film Vesikalı Yarim. Türkan Şoray'ın pavyonda çalışan Sabiha'yı, İzzet Günay'ın manav Halil'i canlandırdığı film, imkansız aşkın hikayesidir esasında.
Anlatılamayanlara, sorulamayanlara, keşkelere tanıklık yaptığımız filme eşlik eden şarkılar da acıtır canımızı.
Filmin bir yerinde "Çok eskiden rastlaşacaktık" der Sabiha çok sevdiği Halil'e, sonra filmin bir yerinde "Kalbimi Kıra Kıra" çalmaya başlar. Şarkı da replik de hemen hepimizin yaşanmışlıklarına dokunur, dokunmakla kalmaz acıtır.
Azrail'i Beklerken / Poulet Aux Prunes...
Tahran'da dönemin en iyi kemancılarından olan Nasser-Ali,Khan en sevdiği kemanı kırılınca hayattan soğuma noktasına gelir. Onun yerine hiçbir müzik aletini koyamaz ve kemanı olmadan yaşamak onun için ölümle eş değerdir. Yatağına uzanıp ölümün gelmesini beklemeye ve b,r yandan da geçmişini hayal etmeye başlar.
Geçmişe gittikçe Nasser - Ali için kemanının sevdiği kadınla nasıl da eşdeğer olduğunu görürüz.
Kırmızı Değirmen / Moulin Rouge...
Elektriğin yeni bulunduğu dönemlerin Paris?inde geçen ve Paris?in bir numaralı fahişesinin, ona kafayı takmış bir aristokratın ve serseri bir yazarın hikayesi. Aşk üzerine yeni bir şeyler yazmak isteyen bu sevimli, beş parasız ve daktilosundan başka yükü olmayan entelektüelin, bir anda yaşamadığı bir şey üzerine yazamayacağını keşfedip aşık olmaya karar verişiyle başlayan ve sonra ikilinin düellosuna dönüşecek olan bir hikaye.
Ah Müjgan Ah...
Manav çırağı Hüsnü ile mahallenin güzel kızı Müjgan?ın aşkıdır anlatılan. Eğlenceli bir şarkıyla başlar da öyle sürmez. Er geç Müjgan'ın annesi aralarına girecek ve Müjgan'ı zengin birisiyle evlenmeye ikna edecek, Hüsnü ise yoksul mahalllerinde, sevdiği kadının ardından bakacaktır.
Hüsnü'nün Müjgan'ı, sevdiği kadını anlatır film boyu. O anlattıkça bizlerin gözleri dolar, içimizde bir yerler dağılır, tuzla buz olur sanki. "Yahu ben kuruntu yapmam. Bir şey var Müjgan'da. Yüzüğünü takmadı, yüzü hiç gülmedi, gazozunu içmedi. Ya Müjgan bugün güzel bile değildi. Ötesi var mı?" der sevdiği kadın gitmeden önce.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.