Alev Gürsoy Cimin / POSTA

Aklınıza hiç böyle bir virüsün dünyanın başına bela olacağı gelir miydi?

Kimin aklına böyle korkunç bir senaryo gelir ki? Bilim kurgu filmi çekmiyorsanız tabii...

Benim karakterim daima pozitif düşünmeye yöneliktir; dolayısıyla böyle öldürücü bir salgın ihtimali hiç aklıma gelmedi.

Ayrıca komplo teorilerinden de uzak duruyorum, mümkün olduğu kadar gerçekçi yaşamaya çalışıyorum. Dünya ne felaketler atlattı, bunu da atlatacağız, eminim. 

Bu süreç size ne öğretti? 

Herkesin kendi çapında dersler alacağını düşünüyorum. Hepimizin ortak endişesi ailemize, sevdiklerimize bir şey olmaması sonuçta...

Ben her gün kimseye bir şey olmasın diye dua ediyorum. Ekmek parası kazanmak için dışarı çıkmak zorunda kalan insanlar, kronik hastalığı olanlar var...

Onları dualarımdan esirgemiyorum.

Orhan Gencebay sesimi çok beğenir

En son stüdyoya girip kolları sıvadınız ve bir single hazırlığına giriştiniz. Sanırım koronavirüs bu süreci de erteledi. Neden bu kadar geç kaldınız bu iş için?

Neden geç kaldığımı düşünüyorsunuz? Belki de doğru zaman bu zamandır.

Sesinize güveniyor musunuz?

Güvenmesem neden böyle bir şey yapayım?

Orhan Bey destekliyor mu?

Orhan Bey her zaman benim en büyük desteğim, beni desteklemese neden böyle bir yola gireyim ki?

Kendisi, yeni ve çok güzel bir eserini yorumlamamı istedi. Sesimi çok beğenir.

Ayrıca ben çok küçük yaşlarda müzik eğitimi almış biriyim. Bu konuda tevazu gösteremem. 

Bir eserde düet yapma ihtimaliniz olur mu?

Kısmet, her şeyin hayırlısı.

İnsanlara önemli bir nasihat vermeniz istenseydi bu ne olurdu?

İnsanlara nasihat vermek bana düşer mi bilmiyorum ama tek söyleyeceğim şey şu olur:

Sevgi bütün yaraları kapatır. Sadece kendimizi değil, kendimizden olmayan herkesi, her canlıyı sevmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Kısacası yolumuz insan olmaktan geçsin.

Orhan Gencebay’ın 'Batsın Bu Dünya’ şarkısı bugünlerde daha mı anlamlı acaba?

Bu salgınla kendisinin bu şarkısını nasıl özdeşleştiriyorsunuz anlamadım ama o şarkının ana konusu insandır, insanlıktır.

Dolayısıyla o şarkı her dönem anlamlıdır. Oradaki sitem, feryat, dünyaya değil; dünyayı bozanlara, 70’li yıllarda ülkemizin içinde bulunduğu koşullara bir isyandır.

Kötülüklerden arınmış yeni bir dünya özlemidir.

Başımı göğsüne koyduğumda kendimi güçlü hissederim

Karantina sürecinde eşlerle aynı evde, sürekli birlikte vakit geçirmenin zorluğu konuşuluyor. Siz çok uzun zamandır birliktesiniz. Sizde durum ne?

Elbette kimseyle 24 saat geçirmek kolay değildir ama bizim en büyük şansımız birbirimizin mahremiyetine saygı duymamız…

Herkes kendi alanında kendi meşguliyetleri ile oyalanıyor. Kalan zamanlarda da birbirimizin arkadaşlığından, sohbetinden, birlikte film izlemekten çok keyif alıyoruz. 

40 yıldan fazla zaman... Bunun sırrı nedir?

Sevgi, saygı, hoşgörü. Ama en önemlisi erkekleşmeyen, kadın gibi kadın olmak.

‘Erkekleşmeyen, kadın gibi kadın olmak’ sizin için ne demek?

Kadın topraktır. Üzerine ne ekilirse, o da merhametle onu insanlığa geri verir. Dönüştürücüdür, yaratıcıdır, şefkatlidir.

Dişi ve anaçtır. Hayatın içinde el ele yürürsünüz ama gerektiğinde de erkeğin bir adım gerisinde durmayı, erkeğine saygılı olmayı bilmek gerekiyor.

Evimde yemeğimi kendim yaparım. Erkeğime hizmet etmek beni mutlu eder. Başımı göğsüne koyduğumda kendimi huzurlu, güvende ve güçlü hissederim. 

Bugünlere kimseye sırtımı dayayarak gelmedim

Dışarıdan bakıldığında dominant, sert bir karakter gibi duruyorsunuz. Göründüğünüz gibi misiniz?

Kimseye eyvallahım yoktur. Bugünlere kimseye sırtımı dayayarak gelmedim.

Dışım nasır tutmuş olabilir ama içim hala yumuşacıktır; dostluğumun kapısı herkese açıktır. Yeter ki güvenim sarsılmasın. 

Evde baskın karakter misiniz? 

Her evde olduğu gibi bizim yuvamızın da çekip çevireni, düzen sağlayıcısı benim...

Orhan Bey de asla boş durmaz, işi her zaman başından aşkındır ama gerektiği zaman da en büyük yardımcımdır.

‘İyi günde kötü günde’ diye çıktığımız hayat yolunda birbirimize nefes olmayı biliriz.

Siz mi Orhan Bey’i yönetirsiniz, o mu sizi? 

Bizim evde kimse kimseyi yönetmez. Bu hiç kimsenin haddine değildir. Herkes kendisini yönetebilecek kadar akıl ve mantık sahibidir. 

Sevmek bir duygu değil, bir karardır

Orhan Bey gelmeden yemeğe oturulmazmış, doğru mu? Gelenekçi bir aile misiniz?

Ben buna çok önem veriyorum; masaya hep beraber, bir aile olarak oturmak çok önemli! Bence bu gelenekçilik değil.

Modern bir ailede insanlar bir arada yemek yemez mi yani? Ama benim hayat hakkındaki düşüncelerim, duruşum, gelenekçi yapıya daha yakın tabii. 

Sizinki çok büyük bir aşk hikayesiymiş. Aranızdaki aşk ilk günkü gibi devam ediyor mu? 

Bizimki bir hikaye değil gerçek olduğu için bugünlere geldi. İnsanlar artık birbirlerine aşık olmuyor.

Aşkı çok ucuzlaştırdık, her şeyi olduğu gibi sevgiyi de çok çabuk tüketiyoruz artık. Kimse emek harcamak istemiyor.

Bir şey bozulduğunda tamir edeceğine direkt çöpe atıyor. Biz sevginin kolay kolay atılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Hiç kolay değil, çok büyük emek gerektiriyor ama sonunda yaptığınız her şeye değiyor.

Sevginizin karşılıklı olduğu bir hayat arkadaşı bulmak çok büyük bir şans ama imkansız değil.

Sevmek bir duygu değil, bir karardır, çaba harcamayı göze almalısınız. O kararı verebilmek ve kararınıza sadık kalmak çok önemli! 

Her koşulda mı?

Asla! Söylediklerim, şiddet uygulayan, aldatan, ailesinin değerini bilmeyen ve sorumluluktan kaçan eşler için geçerli değil.

Böyleleri hiçbir çabayı hak etmez, dolayısıyla ilişkiyi hemen bitirmek gerekir.

Kiminle yürüyeceğimi kendim seçtim ve bir daha arkama bakmadım

Orhan Gencebay ile tanıştığınızda Türkiye güzeliydiniz ve kariyerinizin en hızlı yükseldiği dönemdeydiniz…

Sevgi karşılıklı fedakarlık gerektirir, ben de kendi payıma düşen fedakarlığı yaptım ve hiç pişman değilim.

Buna fedakarlık gözüyle de bakmıyorum aslında. Sonuçta sadece karşımdaki için değil, kendim için de verdiğim bir karar.

Hayatta kiminle yürüyeceğimi kendim seçtim ve bir daha arkama dönüp bakmadım... Aşk pişmanlık duymamaktır.

Orhan Bey zor bir insan mıdır? Hiç kahrını çektiniz mi? 

Birbirimizin en yakın dostuyuz. Dostlar birbirinin kahrını çekmez mi? Hele ki ömrü sevdanız ise...

Bypass ameliyatı olduğunda bir ay uyumadım, nefesini dinledim… Onu kaybetmekten öylesine korkmuştum ki dilimde dua, kalbimde endişe... Zor, çok zordu.

İki şöhretin bir arada olması zor mudur? 

Tanınırlık başka, şöhret başka! Ben kendimi şöhret olarak görmüyorum, hiçbir zaman görmedim.

Sokakta beni tanıyorlar, seviyorlar, yanıma gelmek, fotoğraf çektirmek istiyorlar...

Ama bunlar benim şöhret olduğumu göstermez. Çünkü ben şöhreti değil aşkımı tercih ettim.  

Peki, Orhan Gencebay’sız bir Sevim Emre nasıl olurdu?

Farklı olmazdı, neysem yine o olurdum. Ben Orhan Gencebay ile var olmadım, dolayısıyla onsuz da nefes alabilirim.

Onsuz yaşayabilirim ama onunla yaşamak benim tercihim... O olmasaydı hayatımda böyle büyük bir aşk olmazdı sadece...

Bu yüzden iyi ki var. Dünyaya bir daha gelsem, ömrümü yine onunla yaşamak isterim. 

Aldatılmaktan korkmak aldatılmayı engellemez

Aldatılmaktan korktuğunuz anlar oldu mu? Kıskanç mısınızdır?

Aldatılmaktan korkmanızın, aldatılmanızı engelleyeceğini düşünmüyorum. Ama bu karşınızdaki erkeğin kişiliğiyle de ilgili.

Her sevgili, her eş gibi arada bizimde de ufak tefek kıskançlıklarımız olur ama bunlar daha çok gülüp geçeceğimiz şeylerdir.

Çünkü Orhan Bey hiçbir zaman benim gerçekten kıskanmama sebep olacak şeyler yapmadı.

Hayatta kendimden sonra güvendiğim tek insan odur. Adam gibi adamdır.

Orhan Gencebay seviliyor ama bir kesim de siyasi nedenlerden dolayı onu eleştiriyor. Bu durum sizi üzüyor mu? 

Düzeyli bir eleştiriye saygı duyuyorum, eleştirinin bizi hayatta ilerleteceğine inanırım.

Ama eleştiri ve hakaret arasında bir çizgi vardır; o çizgiyi geçmemek lazım! O çizgiyi geçenleri ciddiye almam dolayısıyla da üzülmem.

Eski duruşunu kaybettiği söyleniyor…

Orhan Gencebay’ın duruşu ortada. O “Sanat siyaset yapmaz” diyen bir vatan sevdalısı, Türkiye’min Orhan Babası’dır. 

Ölümden korkar mısınız?

Geleceği Yaradan’dan başka kimse bilemez. Bilemediğim bir gelecek için kaygı duymak anlamsız geliyor bana.

Zamansız ölümden korkarım. Zaten hepimizin gideceği yer belli, yeter ki ölümün de hayırlısını versin yaradan.