SİYAD'I TEKELLEŞMEKLE SUÇLAYAN GAZETECİLER YENİ DERNEK KURUYOR?
SİYAD'ı, sinema yazarlığı mesleğini kendi tekelinde tutmak ve birçok konuda keyfi davranmakla suçlayan sinema yazarları yeni bir oluşum içine girdiler?
Kısa adı SİYAD olan Sinema Yazarları Derneği, bu alanda bir gazetecilik örgütlenmesi de olmadığından her iki işlevi de gören tek yapı durumunda? SİYAD'ı, sinema yazarlığı mesleğini kendi tekelinde tutmak, basın davetinin üyeleri ile sınırlandırılmasına çalışmak ve üye alımında keyfi davranmakla suçlayan sinema yazarları yeni bir oluşum içinde olduklarını belirtiyorlar.
36 yıllık SİYAD bugüne kadar toplam 92 üye kabul etmiş. Mevcut üyelerinden on kadarı aktif olarak basın ön gösterimlerinde film izleyip, yazılarını yazarken pek çok üye de çeşitli nedenlerle mesleği bırakmış.
SİYAD bugünkü yapısı ile Antalya Film Festivali gibi uluslararası ve prestijli etkinliklere katılacak gazetecilerin SİYAD ile sınırlandırılması gibi bir yaklaşımı tesis ederken, basın gösterimlerine bile üyesi olmayanların katılmaması yönünde baskılar gerçekleştirdikleri iddia ediliyor.
Öte yandan çoğu gazeteci olmayan mevcut üyelerine her sene üniversite görevlilerinden sinemayı aktif olarak takip etmeyen, üyeler bulan SİYAD'ın özellikle gazeteci üye alımından da kaçtığı iddia ediliyor.
Üye alım sürecinde hiçbir kayıt tutmayan sıkça dosya kaybeden, toplantılarını resmi tatil günü yapabilen, imzasız e-postaları ile "üyelik talebinize olumsuz yanıt veriyoruz" derken hiçbir açıklama yapmayan kurum, kendi tüzüğü ile şart koştuğu ve yine SİYAD üyesi, meslek duayeni Atilla Dorsay ve Mehmet Açar gibi referanslara da danışmadan, hatta dosyaları incelemeden keyfi karar verdiği kaydediliyor.
Mevcut yapı için Hukukçu Dr. Selami Melemşe, "Müracaatınızı kayıt altına almaması, hukukun denetiminden kaçmak içindir. Eleştirilebilir ve denetlenebilir de olmak zorundalar. Yani gözünüzün üstünde kaşınız var, diye red edilemezsiniz" derken bu yapının devamını hukukçuların ayıbı olarak yorumluyor.
İşte bu yapıyı eleştiren Murat Bayar, Sadık Özcan, Agah Özgüç, Nilgün Özcan, Nurcan Sabur, Anibal Güler gibi sinema yazarı gazeteciler, bir sinema gazetecileri derneği kurmak için kolları sıvadı.
Sinema yazarı ve gazeteci Sadık Özcan, SİYAD'ın üye alımındaki keyfiyeti şöyle anlatıyor:
Özcan: SİYAD üyesi olmayana basın daveti iletilmesini de istemiyor!
Geçmişteki bir başvurumda 30 Ağustos tarihli bir toplantı ile üyelik talebimin red edildiğini yazdılar. Resmi tatilde toplanmaları hukuksuzdu. Daha da vahimi birkaç ay sonra benimle red edilmiş (SA) bir ismi yeni bir toplantı olmadan üye olarak aldılar. Öte yandan, SİYAD üye kabul kurulunun bir üyesi (AUU) bir film şirketi görevlisine "SİYAD'a üye olmayanı basın gösterimlerine davet etmeyeceksiniz" sözlerine şahidim.
Avukat Selami Meleşme: SİYAD Hukukun Denetiminden Kaçıyor!
Müracaatınızı kayıt altına almaması, hukukun denetiminden kaçmak içindir.
Sanat çevresinde ve sanatçılar için üstyapı tesis etme ülküsü ile yola çıkmış bir yapının bu şekilde davranması en basit ifade ile kendini inkârdır, aymazlıktır.
İşin doğrusu hukukun denetimine açık olunmalı. Ve sadece açık olmak da yetmez, eleştirilebilir ve denetlenebilir de olmak zorundalar. Yani gözünüzün üstünde kaşınız var, diye red edilemezsiniz. 40 yıllık bir kurumun bu kadar süredir, devam ettirdiği bu yapı önce biz hukukçuların ayıbıdır.
Son 12 yıldır aynı dergide olmak üzere, çeşitli mecralarda sinema yazan Gazeteci Murat Bayar, SİYAD'ın üye alımındaki keyfiyeti şöyle anlatıyor:
Bayar: SİYAD sinema yazarlığı mesleğini öldürüyor!
Son 12 yılda üç kez SİYAD'a üyelik başvurusunda bulundum. Ancak SİYAD'a üyelik başvuruları kayıt altına alınmadığından, 2010 yılındaki başvurum sonrasında, dosyamın SİYAD'ta kaybolduğunu öğrendim. Hatta bu konuda yönetim kurulu üyeleri Serdar Akbıyık ve Senem Aytaç gibi isimlerle görüştüm. Dosyayı ve hatta içindekilere dair herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarında bana karşı mahcup oldular. Üyelik talebiniz red edildiğinde iki seneye kadar SİYAD'a yeniden başvuramazsınız. Fakat ben 2010'daki dosyamdan 11 ay sonra ikinci dosyam için başvuruda bulundum, SİYAD'ta bu duruma göz yumdu.
Bu arada, yazılarımı okuyup bana referans olan isimler Atilla Dorsay ve Mehmet Açar gibi mesleğin duayenleri idi. Yönetimden (SA), "Referanslarından biri de zamanında hep benim dediğim olsun diyordu" sözü ile rövanşist bir yaklaşımın benim üzerimden sürdürüleceğini anlattı.
Nitekim referanslarımdan hiçbir görüş alınmadan ve son başvuru dosyam ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadan red yanıtı, e-posta ile ve imzasız olarak yapıldı.
Tüzüğünün ikinci maddesinde, bu alanda kurslar açma, sinema yazarlığını teşvik etme vaadinde bulunan SİYAD'ın şimdiye kadar bırakın kursu, eğitimi, tepeden bir bakışla mesleği kendileri ile sınırlı kılmaya odaklandıklarını söyleyebilirim.
18 Temmuz'da SİYAD Başkanı Tunca Arslan ile telefonda görüşerek bazı sorularım olduğunu ifade ettim. Soruları yazılı e-posta ile göndermemi istedi. E-postayı gönderdikten sonra telefonda konuştuk ve Cuma gününe dek yanıtları iletmesini istediysem de hiçbir yanıt gönderilmedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.