Avukat Aslı Nur Çanakçı

Avukat Aslı Nur Çanakçı

TEKELLEŞEN MEDYA SEKTÖRÜ VE TAZMİNATLAR!

                                      

Selamlar sevgili okuyucularım bu gün gündemimiz yine oldukça yoğun. Ünlüler ile alakalı hukuki yazılar yazacağım dediğimde bu kadar hukukun ayrı ve çeşitli dallarına sirayet edebileceği aklımın ucundan geçmemişti kesinlikle.

Amâ öncelikle bir önceki hafta yazımdan “mirastan ıskat” (Mirastan men edilme) sonucu saklı pay korunur yazmış olmamı düzeltmek isterim. Mirastan ıskat çok çok zor hüküm olunur ve sonucunda da saklı pay sahibi dahi olsa mirasçı bütün terekeden (Ölüm sonrası miras bırakana ait olan maddi herşey borç ve her türlü edim , taşınır taşınmaz mallar , para , devam eden kazanımlar sanatçıysa telifi alacaklar gibi) faydalanma hakkını kaybeder. Bu konuda samimi olarak uyaran meslektaşlarıma da teşekkür ederek haftayı yorumlamaya başlıyorum.

*************

Bu hafta gündemimizin yıldız konusu kimsenin neden suçlandığını tam olarak anlamadığı ID iletişim ve Ayşe Barım hakkında Rekabet Kurulunun isteği üzerine başlamış olan soruşturma. Bu konuyu çok fazla meslektaşıma sorarak inceledim çünkü iki göz her zaman bir gözden daha iyidir. Sonucunda rekabet kanununun 4. Ve 6. Maddelerine aykırılık teşkil edebileceğinden böyle bir soruşturmanın patlak verdiğine kanaat getirdim.

Dosya soruşturma aşamasında ve bu aşama gizli olduğundan her ne kadar avukatın soruşturmayı inceleme yetkisi var olsa da dosya numarası bilmediğimden; bilgilerim magazin manşetleri neticesinde elde ettiğim sadece kendi çıkarımlarımdır. Maddi delilleri ya da isnat edilen suçları dosyayı okuma imkânım olmadığından bilmiyorum. Hemen sizlere nedir bu 4. Ve 6. Madde onu açıklayayım ama neden rekabet kuruluna ihtiyacımız var kısaca anlatmasam olmaz. Piyasa koşullarını ve rekabeti düzenlemek ve tekelleşmemesi gereken mal veya hizmet sektörlerine kanunlarla konulan sınırların ihlallerini tespit etmek ve durdurmak ardından cezalandırmak olarak anlatabiliriz.

Bu durum sadece medya sektörünü değil elbette bir çok sektörde bir denetim ve kontrol mekanizması. Bir bisküvi firması olarak,  ‘Bu bakkalda X markanın bisküvilerini satarsanız biz size mal satmayız’ ya da ‘X markayı satmazsanız size piyasa fiyatının altında bisküvi satarız’ demek de mesela rekabet kurulunun radarına takılırdı. (örnek verdiğim firmalar tamamen benim hayal ürünümdür ve aklınızda yanıp sönen o led ışıklı tabeladaki markaların efsanevi savaşı zinhar değildir.) Magazin gündemini bir haftadır geceli gündüzlü aralıksız takip ederek ulaştığım sonuçta Ayşe Barım ve şirketine konu oyuncuların bu yasağı 1 başrol alana 5 yan rol iteleme kampanyası gibi bir durum yaşandığı iddia olunuyor. Aynı zamanda sözleşmeye dökülmeden (çünkü sözleşmeye dökülse apaçık madde 4 rekabeti sınırlayıcı anlaşma belgelenmiş olacak.) yıldız bir ismimizi alıyorsanız eğer bizim ajansımıza kayıtlı birkaç oyuncuyu daha bu proje ya da başka bir projede oynatacaksınız. Tarzı tehditkâr ama tehdit olmayan fakat projesinde belli isimlere halkın arzusunu karşılamak için yer vermek isteyen yapımcıların bu yaptırım neticesinde yeni isimlere şans verilebilecek rollerde dahi belli bir ajansın sanatçılarının sürekli olarak görülmesi durumunun yaşandığı iddia olunuyor.

Bunun yanı sıra yine iddia edilen bir başka durum madde 6’ya dair bir aykırılık şöyle ki; Hakimin kötüye kullanılması durumu yani size bağlı çalışan oldukça popüler bir yıldız ve o yıldız ile çalışmak için belli isimlerle çalışmama koşulu mevcut. Bu durumda piyasaya kendini tanıtmak, yeteneğini kanıtlamak ve yeni bir yüz olmak isteyen gençler mevcut popüler ünlü karşısında reyting kaygısı yaşayan patronlar nedeniyle şans verilmeden setlerin kapısından bile giremiyor. Belli isimler ve belli projelerle zorunlu olarak çalışma ortamı oluşturuluyor ve sektöre yeni girmek ya da girmiş daha da büyümek isteyen kimseye izin verilmemiş oluyor ve dağ gibi bir tekel karşımıza çıkıyor. Soruşturmada maddi delil var mı yoksa bu iddialar hep duyumlardan mı ibaret bilmiyorum fakat yazılı sözleşmelerde böyle maddeler yok ve kimsenin elinde bu durumu belgeleyecek yazılı, görsel ya da işitsel doküman yok ise arz talep denilip üzeri çok rahat kapatılabilecek bir konu. Sonuçta kimse Zeki Alasya ve Metin Akpınar piyasayı domine ediyor demedi ve ikili yıllarca aynı isimlerle çalıştı benzer verilebilecek çok örnek var o nedenle soruşturmayı sulandırmamak için maddi delillerin varlığının çok elzem olduğu kanaatindeyim.

********************

Gelelim bir diğer konumuza; sert çıkışları ve keskin çizgileriyle tanıdığımız güçlü ses Niran Ünsal. Kendisi 2025 yılına Ankara’da bir mekanda sevenleriyle beraber girmek istemiş lakin kutlamalara kendisi erken başlamış olacak ki hem programa geç başladığı hem de sarhoş olduğuna dair iddialar var.

Bu iddiaları araştırdığımda ekşi sözlük adlı forumdan bir dinleyeninin girmiş olduğu entry’e rastladım ve yaşadığı geceyi şu sözlerle tarif etmiş : ‘konserine yürüyemeyecek halde sarhoş gelen, benim dinlediğim 3 parçasına kadar (sonrasında dayanamayıp ayrıldık) her parçanın yarısından çoğunda susan, şarkılarını dahi söyleyemeyen ablamız. Yalnız şarkılarını söylediği kısımlarda gerçekten sesi çok güzel. Bu arada kafası bence sulu kafası değildi. kendisine sevgim saygım sonsuzdur ama bir an evvel bu pisliklerden arınmasını dilerim. Yanlış anlaşılmasın ‘erring’ rumuzlu bu yazar yazısını 06.09.2024 tarihinde yayınlamış yani yılbaşı mekanından çok önce lakin bu yıl içerisinde. Çok araştırmama rağmen yılbaşı gecesi iddialarını doğrulayacak bir ses ya da görüntü kaydına ulaşamadım ama bu girilen yorum tarihi itibari ile Niran hanımın bir süredir problemli bir süreçte olduğunu düşündürüyor bana. Bu meselenin hukuki boyutu ise işletmenin Niran Ünsal ile yazılı sözleşme yapıp yapmadığına ve yapılan yazılı sözleşmede cezai şart olup olmamasına bağlı olarak değişir.

Sözleşme mevcut ise sözleşmeden doğan yükümlülükten ihlal olarak değerlenip işletme uğradığı zararı tazmin edebilir ve tabii cezai şart var ise o da yürürlüğe geçer. Yazılı bir sözleşme mevcut değil ise Türk Borçlar Kanunu burada hukuki hakkı korumayı üstlenir ve hem geç kalmak hem de sarhoş olmak şarkı söyleme borcunu zamanında ve gerektiği gibi yerine getirilmesini ortadan kaldırdığından bu durum yine sözleşmeden kaynaklanan aykırılık olarak değer kazanabilir çünkü illa yazılı şelik şartı gerekmez hizmet akdi için. İşletme aykırılık sebebiyle kusurlu davranış olarak sahneye geç çıkmasını çünkü yılbaşı gecesi ve insanlar şarkıcı ile beraber geri sayım yapmak isterler ki bir çoğu bu sebeple para ödemiştir, Niran hanımın sahneye çıkış sözü 23:00 fakat çıktığı saat 00:43 olduğu söyleniyor bu durum açıkça kusurlu davranıştır. Sarhoş çıkmış olması ile şarkılarını söylemesine engel olacak derecede ki müşteriler işletmeden para iadesi talep etmişler bu da bir diğer kusurdur ve haksız fiili ispatlar.

Yaşanan bu olumsuz durumlardan kaynaklanan itibar kaybı, müşteri para iadeleri ve gelecekteki potansiyel müşteri kayıpları sanatçıdan talep edilebilir. Bu durumun ticari itibarını zedelediği hasebiyle sadece maddi değil işletme manevi tazminat talebinde bile bulunabilir. İşletme daha barışçıl bir yol tercih ederek yeniden performans da talep edebilir illa her talep parayla karşılık bulmak zorunda değil. Niran Ünsal güçlü ve güzel bir ses, bir dönem çok kutuplaştırıcı konuşmaları olduğundan toplumun bir kesiminin antipatisini toplamış olsa da en barışçıl çözüm olan yeniden performans talebiyle konunun tatlıya bağlanmasını dilerim, hakkında ekşi sözlüğe bile entry girilmesine sebep olan sağlıksal durumunun da bir an önce toparlanması için tedavi olmasını tavsiye ediyorum.

***********

Son konumuz ise kendi özel instagram hesabının hikaye kısmından dans ettiği gerekçesiyle işinden olduğu iddiası ile gündem olan Hande Sarıoğlu’na. Halkımız mağdur insanı kollar ve sever bu durumda Hande’ye gerçekten çok sahip çıkıldı. Çünkü “kendi özel yaşantısı ve masumca bir dans nasıl kariyerine bu derece etki eder?” dendi ve haksızlık olarak kabul edilip halkın bağrına basıldı. Fakat son işyerinde magazin yorumcusu olarak çalışmasına rağmen , haber yaptığı ve masaya yatırdığı bir isimle özellikle patronunun haberi olmadan iletişim kurmuş olması pek hoş karşılanmamış ve iş akdi fesih edilmiş. Programın yapımcısı Bilal Özbilge ile görüşmedim lakin Hande’nin kendisini instagram isimli sosyal mecranın hikaye kısmından ifşa eden kişi ile konuşmalarını bilseydi iş akdi feshi gibi bir durum olmazdı diye düşünüyorum çünkü magazinde masadan ayrılmasının sebebinin bu konuşmalar olduğu söylenmiş. Eğer gerekçe bu ise tek ihtimal var işverenin güvenini kötüye kullanma ve sadakat borcunu yerine getirmeme. Çalışan işyerine karşı, işyerinde yaşanan olayları, sır niteliğinde bilgileri ya da işyerini kötü gösterebilecek olayları anlatamaz bunu yaptığı delillenir ise işveren işçinin sözleşmesini haklı fesih olarak işlem alabilir.

Burada fesihin nasıl yapıldığını tam olarak bilmemek ile beraber sevgili Hande Sarıoğlu’na eğer geçerli fesih söz konusuysa fesih ihbar önelini (fesih bildirim yazısı) tebliğ aldığı andan itibaren 1 ay süre ile dava açabilmek için hak düşürücü süresi, haklı fesihte ise fesih tarihinden itibaren 1 aylık süresi vardır işe iade davası açmak ve peşinden ihbar ve kıdeme hüküm doğurabilecek bir kazanımı var ve hak kendisine teslim edilmediyse alacak davası açabilir.

Ancak fesih haklı fesih ise tazminatlardan mahrum kalmak gibi bir durum söz konusu SGK çıkış kodunu bilmeden hiçbir şey söylemem.

*****************

Haftaya yine alev topu bir gündemle yazılarımıza devam edeceğiz, iyi haftalar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.