H.FEHMİ KETENCİ

H.FEHMİ KETENCİ

VAH MAGAZİN GAZETECİLİĞİM VAH!...

Bir süredir doludizgin giden ama neredeyse tüm heyecanını kaybetmiş gibi görünen "yaz ekranları"nda tam bir curcuna hakim..Beyazcam büyük bir kesiminin en geçerli eğlence araçlarından biri olarak ilk sıradaki yerini koruyor. Yaz olmasına karşın hala bir çok evde özellikle gece tüm gözler yoğun bir beyazcamın üzerinde..

"Yaz ekranlar"nın en göze batan programları; bir dönem televizyonun en çok izlenen programları sıralamasında başı çeken ve adına genel olarak "Televole" programı denen programlar. Bu programlara malzeme bulabilmek için neredeyse birkaç mekana odaklanan magazin gazetecileri zaman zaman yanlışlıklara ve komikliklere neden oluyorlar. Öyle ya o kadar dar imkanlarla ve de konunun sadece birkaç yarı ünlü etrafında toplandığı ortamlarda farklı haberler çıkarmak kolay olmuyor..

İşleri çok zor? farklı bir haber yakalamaları ise neredeyse imkansız?

Allahtan bu yarı ünlü dediğimiz bazı kişiler kendilerine rant elde edebilmek için oluşturdukları ortamlar ve oralarda sergiledikleri davranışlar var da bu zorluklarla savaşan acar magazinciler haber yapacak şeyler bulabiliyorlar..

Yani kısacası, magazincilerimizin o çok izleniyor dedikleri; kim kiminle nerede, kim kimin için ne dedi içerikli programlarına malzeme bulabilmeleri bu "yarı ünlü" dediğimiz kişilerin yapacağı "abuk sabuklukları"nın çokluğuna bağlı. Onlardan bazıları bu ortamı çoook iyi kullanıyor ve nereye gideceği, sonucunun ne olacağını kestiremedikleri davranış, uluorta diyalogları ile kendilerinden hemen hemen her programda söz edilmesini sağlıyorlar.. Ortamı çok iyi kullanıyorlar?

Sadece ortamı mı, o ortamdan haber çıkarmaya çalışan acar magazincilerimizi de posasını çıkarıncaya kadar kullanıyorlar?

Bu durumdan; alan memnun satan memnun görünüyor? Öyleyse herkes istediğini elde ettiğine göre ortada hiçbir sorun yok.. Aslında buzdağının asıl sorun yaratacak bölümü hala suyun altında.. pek yakında o buzdağına çarpanlar sorunun ne olduğunu anlamaya zaman bulamayacaklar..

Sorun çığ gibi büyüyor. Bu adına "yarı ünlü dediklerimizin yanı sıra onlardan cesaretlenen "yarı ünlü" bile olamayanların, tüm zorluklara göğüs gererek o derin içerikli programlarına haber-görüntü bulmaya çalışan acar magazincilerimize reva gördükleri ortada? Sorumsuz davranışlar iyice kontrolden çıktı, hakaretler, fiili müdahaleler, dayak atmalar magazin gazeteciliğini aşağılamak için her şey var? Ne uğruna; o yaz geceleri ekranında cirit atan ve genelde Bodrum merkezi eğlence yerlerinden yansıyan görüntülerin yer aldığı programlara görüntü, haber bulabilme uğruna?

Bu adına yarı ünlü dediklerimiz yazılmasını, görüntülenmesini istedikleri tüm rezaletleri yok sayarak, psikolojilerinin ve sosyal düzeylerinin yetmediği durumlarda, bu ülkede hala anlaşılamayan ve işine gelenin işine geldiği gibi yorumladığı "sosyal yaşamın gizliliği" gerekçesinin arkasına sığınarak ağzına geleni söyleyebiliyor. Gerektiğinde de bu muhalefetini maganda gibi kaba kuvvet kullanarak veya kullandırarak gösterebiliyor. Ve buna seyirci kalıyoruz?

Toplumda giderek değer kaybeden, magazin gazeteciliğinin tüm kimliğine el konulmuş kimin umurunda?

BUNU YAPARSAN, OLACAKLARA KATLANACAKSIN!...

Magazin gazetecilerinin düştükleri durumu yukarıda anlatmaya çalıştık?

Bu gelinen durumda tüm suç sadece o "yarı ünlüler" de mi? Hayır tabii ki değil? Bazen sırf o yarı ünlüler hata yaptılar diye ekrandan yapılan bazı yorumlar o yola gidişin kapılarını ardına kadar açıyor.

"Kel başa şimşir tarak" misali. Sen saygı göstermezsen onlardan da saygı bekleyemezsin. Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapamazsın? Nedeni ne olursa olsun bir gazetecini yapılan yanlışlığa aynı yöntemle yanıt vermesi, hele hele elindeki ekran, gazetecilik gücünü sorumsuzca kullanarak yanıt vermesi hiç doğru değil, etik değil..

Bundan bir süre önce; Fox TV'deki Bizden Kaçmaz" programında ekrana yansıtılanlar programa yansıtılan dış ses yorumu buna bir örnektir? Bu tür görüntülerden medet ummak, gazeteciliğe yakışmayan davranışları sergilemek ve buna magazin programı diyerek magazin gazeteciliğinin imajını zedelemek hiç de doğru bir yaklaşım değildir?

Belli ki programa haber ve görüntü taşıyan magazincilerle haberde sözü geçen Eyşan Özhim ve yönetmen sevgilisi Aydın Bulut arasında bir şeyler geçmiş. Görüntülerden bunlar apaçık belli oluyor. Sinirler gergin. Eşyan Özhim ve sevgilisi magazincilerden ve çekim yapmalarından oldukça rahatsız. Bu rahatsızlığını oldukça agresif, hatta saldırgan bir tavır sergileyerek gösteriyor. Tabi sevgilisi işi daha da ileri götürerek kameramana saldırıyor? Ufak bir itiş-kalkış? Hakaretler, agresif davranışlar had safhada? Aslında yemek yenecek bir yere gelmiş olan bir çiftin, ünlü olsalar bile istemedikleri bir şeyin yapılmasına tepki vermeleri normal.. Bu tamamen kişilik haklarının kullanılması diye değerlendirilebilir. Buna da hakları var. İzlediğim kadarıyla da öncelikle bu haklarını kullanabilmek için savaşıyorlar. Ama bir yere kadar. Ortalık gerilmeye başlayınca taraflar da sapmalar, yanlışta ısrarlar başlıyor ve sonuç hakarete, itiş kalkışa varıyor. Sonuçta; görevini yapmaya çalışan gazetecilerle, topluma mal olmuş kişiler arasında hoş olmayan görüntüler, izlenme oranı yüksek olduğu söylenen magazin programının neredeyse on beş dakikalık bölümünde izleyenlere yansıtılıyor.

Bunlar; bu tür programlarda her zaman rastladığımız görüntüler. Bu tür yayınlar sırasında çıkan tartışmalarda her iki taraf da üzerine düşeni gerektiği gibi yapmıyor, gerektiği gibi davranmıyor. Her iki tarafta hatalı.. Ama burada asıl dikkat etmesi gerekenler; magazinciler, bu tür programları yapanlar olmalı diye düşünüyorum.

O gece; "Bizden Kaçmaz" programına yansıyan görüntülerde iyice sinirlendiği görülen Eyşan Özhim; "?Bizi çekerek bu görüntülerle Türk halkını mutlu ettiniz. Türk magazini budur arkadaşlar, seyredin?" diye bağırarak olayları izleyenlere şikayet ediyor. Görüntüler bu tür diyaloglarla ve özellikle de Eşyan Özhim'in sevgilisinin kameramanlarla itişmesiyle devam ediyor? Bunlar yaşanması normal görüntüler. Bu durumda olan birilerinin nasıl tepki vereceğini kestiremezsiniz. Burada kontrollü davranmak magazincilerin işidir. Ama bu yapılamıyor? Üstüne üstlük; programdaki o tartışma görüntülerinin üzerine dış sesle bindirilerek söylenen şu sözler; "?Sıradan bir manken, sıradan bir yönetmen?" bir programda, her ne olursa olsun söylenmemesi gereken sözlerdir... Bunu söylediğiniz zaman, karşı taraf da size aynı seviyede, hatta daha sert bir yanıt verirse kızmayacaksınız?

Cezalandırmaya yönelik bu tür agresif tavır ve davranışları programlara yansıtmak hiç de etik değil. Böyle olunca karşı tarafa kendini koruma adına, yanıt verme adına uygun ortamı siz yaratırsınız. Bu durumda olacakları kontrol edemezsiniz..Bunu dozunu ayarlamak tamamen sizin kontrolünüz dışındadır. Ve Giderek dozu kaçar.. Ve birilerini cesaretlendirir, ulu orta, sorumsuzca konuşabilmelerine ortam hazırlarsınız..

Bu gün gelinen noktadan çıkışın anahtarı öncelikli olarak bu programı hazırlayanlardadır..

Magazine, magazin gazeteciliğine yazık oluyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.