VATAN SANA CANIM FEDA... PEKİ OKUR TEMSİLCİSİ'Nİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİZ?

VATAN SANA CANIM FEDA... PEKİ OKUR TEMSİLCİSİ'Nİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİZ?

Haber, gazetelerde şu kadar'CIK' yer aldı:

"Acemilik eğitimini Tokat 48. Piyade Er Eğitim Alayı'nda yapan ünlü sunucu Vatan Şaşmaz, dağıtım kurasında Şırnak Cizre'yi çekti. Ünlü sunucu, vatan borcunu ödemek için yarın Şırnak'a gidecek.."

PKK'nın cirit attığı, karakollara saldırdığı, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sınır ötesi hareket için izin verildiği, arka arkaya şehit haberlerinin geldi günler!

Kenan Doğulu, Gökhan Özen ve benzeri bazı 'erkek' şarkıcıların 'yırtmak' için yurt dışına çalışıyor gözüktüğü günler.. Fatih Ürek'in "Bülent Ersoy'la ben bile aslanlar gibi gidip askerliğimizi yaptık. Bir de şunlara bakın" dediği günler.. Kibariye'nin, kocası askere gitmesin diye ona obeziteyi tetikleyici ilaçlar verdiğinin iddia edildiği günler.. 'PKK gerçeği kabul edilmelidir' diyen DTP Başkanı'nın 'çürük raporu' aldığı günler..

Ve Vatan Şaşmaz..

Gazetelerde şu başlığı aradım:

VATAN SANA CANIM FEDA..

Ecemi eğitimini, benim 26 yıl önce askerlik yaptığım Tokat 48. Piyade Er Eğitim Alayı'nda yapan sevgili Vatan;

HEPİMİZ VATAN'IZ!

Sen Tokat'tan Şırnak'a doğru yola çıkarken ardından bir tek sevgili Savaş Ay, eski gazetem Takvim'de yazdı, 'SENİ ALNINDAN ÖPÜYORUM VATAN ŞAŞMAZ' diye.. Okuyamayanlar ya da yeniden okumak isteyenler için izniyle aşağıya alıyorum:

+ + +

"Acemiliğini Tokat 48. Piyade Eğitim Alayı'nda yapan Vatan Şaşmaz, dağıtım kurasında Şırnak-Cizre'yi çekti. Ünlü sunucu, vatan borcunu ödemek üzere yarın Şırnak'a gidecek..."

Haber bu kadar kısa işte. Ama Vatan Şaşmaz kardeşimizde yürek, inanç ve yiğitlik, sayfalara sığmaz yücelikte belli ki.

Düşünün, aylardır her akşam her haber bülteninde sancılı bölgelerden canlı yayın yapıyor muhabirler. Orada olup biteni, görüntüleri, gelişmeleri, çatışma, operasyon, takip ve şehit haberlerini oralardan sunuyorlar bize.

On binlerce ana, baba, kardeş, eş, yavuklu, eli böğründe dikkat kesilip her bir sözcüğü kaçırmadan izliyor o haberleri.

Ertesi gün açtığımız her gazetenin daha ilk sayfasından itibaren yine bu meyanda haberler var dizi dizi.

İşte o bölgeler arasında adı en çok geçen, harekatın neredeyse merkez üssü denecek nokta neresi?

Elbette Şırnak'ın Cizre İlçesi.

Vatan Şaşmaz, işte böyle riskli bir yerde tamamlayacak askerliğini.

Sahte çürük raporlarıyla, torpil, piston, ayak oyunlarıyla askerden tüyen, hiç değilse görev yerini riski sıfır bölgelerden seçen, araziye uymayı ilke edinen bin dolu tavşan yüreklinin yanında, Vatan'ın asil duruşuna bakın.

Bu delikanlının da çevresi geniş, sevilen, beğenilen, tanınan, ricası kırılmayacak bir konumu var oysa.

Tevessül de etmemiş tenezzül de etmemiş. Gık bile demeden "Vatan sağ olsun" demiş.

Üstelik uzatılan bir mikrofona: "Şırnak'a düştüm diye annem çok gurur duyuyor. Şu anda orada büyük bir operasyon var tabii. Bu yüzden hem annem hem de nişanlım Nergis (Mizanoğlu) üzülüyordur, ama kolay adapte olacağımı düşünüyorum. Rahat uyuyun, biz nöbetteyiz" demiş.

Ben senin o pak alnını öpmez miyim sevgili Vatan?

Helal olsun sana aslan kardeşim [Takvim- 5 Aralık 2007]

PEKİ 'OMBUDSMAN'İ KİME ŞİKAYET EDECEĞİZ?

Kasım ayının 9'unda Milliyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni, şimdiki Ombudsman'ı yani Okur Temsilcisi sayın Derya Sazak'a bir mektup yazdım. Amacım; ŞEBNEM DÖNMEZ'in Milliyet'te yayınlanan kocaman bir 'YALAN'ını daha kamuoyuna duyurmaktı. Ama aradan tam bir ay geçip de, mektubun Derya Bey'in Milliyet'teki köşesinde yer bulamayınca, 'Demokrasilerde çareler tükenmez', 'Yollar yürümekle aşınmaz' deyip o mektubu buraya almaya karar verdim. İşte o mektup:

"Sayın Derya Sazak;

Merhabalar.. Ben Hulusi Tunca..

Meslekte 25 yılını Milliyet'e vermiş, Hey ve Hey Girl dergilerinin genel yayın yönetmenliğini yapmış bir gazeteci olarak, Cafe Milliyet'te muhabiriniz Şükran Pakkan'ın Şebnem Dönmez'le yaptığı röportajı okuduktan sonra Şebnem'in kocaman bir YALAN'ını yazmadan edemedim.. Bu konuyla ilgili olarak muhabir arkadaşımıza bir e-posta gönderdim ama ne yazık ki cevap verme zahmetinde bile bulunmadı..

Konuyla ilgili olarak;

-Şebnem'i Hey GIRL Dergisi'nin 'Yüz Güzeli' olarak seçtiğimizde ben derginin Genel Yayın Yönetmeni'ydim.

-Türkiye'de ilk kez düzenlediğimiz Dream Girl yarışmasına katılması için ikna eden bendim.

-Onu Dream Girl seçen jürinin başkanıydım.

-Onu Süha Özgermi ve Nurcan Sabur ile birlikte Las Vegas'taki yarışmaya götürdüm.

-Orada Dostluk ve Sempati Güzeli seçildiğini Türk okurlarına ben duyurdum.

Sevgili kızımız şimdi diyor ki;

"Yarışmanın Takvim Güzeli yarışması olduğu anlaşılınca.. Ben de henüz 16 yaşımda olduğum için.. 'SEN GİT, GEZ' dediler.."

Hayır! Kocaman bir yalan! Kimse ona "Sen git, gez" demedi. Onu elimizle götürdük, katıldığı yarışmayı izledik ve getirdik..

Sorun Süha Özgermi'ye.. Sorun Nurcan Sabur'a..

Bir de Şebnem kızımız, geçtiğimiz mayıs ayında Hey GIRL'ün yaş günü sayısında anılarını anlattığı kısa bir yazıda benden söz ederken 'Rahmetli' kelimesini kullanmış, evime günlerce 'Başsağlığı' telefonu gelmişti.. Ta ki bir sonraki ay derginin sevgili genel yayın yönetmeni, bir düzeltme yazısı koyuncaya kadar..

Eski bir Milliyet'çi, eski bir kardeşiniz olarak bilgilerinize sunmak istedim.. Saygılarımla.."

Sevgili Magazinkolik okurları.. Yorum yapmıyorum!

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.