Ayşenur YAZICI
ZAFİYET SEZONU VE SEKS
Kış uykusundan uyanan herkes depolanan selülitlerin eritilmesi derdine düştü. Nereye baksam zayıflama hapları, şurupları, 3 seansta on beden eritme vaadleri. Bir koşturma, bir telaş içine sokuyor insanları. Aylardan Nisan! Ha gayret şimdi başlarsa, mayo giyene kadar ancak kilolar verilebilecek?
Erkekler, -kozmetikler sağ olsun- kadın sürüsü içinden güzeli (!) seçmeye çalıştığından beri kadın kısmı işkence yöntemi olarak da uygulanan bazı işlemleri kendine iş edinmiş!
Kadınsal işkencelerin tamamı "zaman ile yarışmak" üzerine kurulmuştur.
En kısa zamanda zayıflamak sıfır beden olmak gibi? Kırışmamak, sarkmamak, hep genç kalmak gibi!
Hepsi de acı verir!
Buna tıp dilinde "zafiyet geçirmek" denir. Neden "çubuk" gibi olmak en makbul durumdur? Çünkü ne kadar zayıfsanız o kadar genç durursunuz. Peki, gençlik neden bu kadar önemlidir. Çünkü genç olmak demek eskimemiş, taze, diri, demektir. Taze olmak, üstünden zaman geçmemiş olan demektir. Yeni ve az yorulmuş durmak adına zamanla bir kavgadır sürer!
Acılıdır!
Erkeğe neyi daha çekici bulduğunu sorma zahmetine katlanmayız, etli butlu dişinin erkeğe şuur altında daha çekici geldiğini bilmek anlamak istemeyiz, erkek yuvarlak kalçayı hoş bulduğunu söylese dahi, ısrarla yalan olduğuna inanırız... Bu inanış bir şuur kaybıdır ve her kadın hayatı boyunca en az bir kez bu şuur kaybını yaşar. Sokakta tahta gibi karnı, minicik kalçası olan bir kadın görürseniz bahsettiğim şuur kaybını yaşayan bir hemcinsimdir.
Einstein, "zaman bir algıdır cismin hızı arttıkça zaman, onun için daha yavaş akar" demek istiyor. Dişiler de bunun şiddetle farkında!
Mutlak zaman diye bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışan dişiler çareyi zafiyet teorisi, krem, diyet, estetik ameliyat, makyaj gibi yılanlara sarılmakta bulmuşlardır.
İnternette arayın. Zayıflamak kelimesini aradığımızda karşınıza 625.000 sayfa seçenek çıkar. "Şişmanlamak" üzerine arama yaptığımızdaysa 26.000 konu başlığı? Yani bu zafiyet teorisi ciddi bir tutkuya dönüşmüş durumda. Hatta dişilerin bu zaaflarının üzerine kurulan yüzlerce sektör trilyonlarca dolar ciro yapıyor.
Bodrum haberleri başlayacak birkaç güne. Kimin mayosu güzel, kimin kalçası bu kış pörsüdü öğrenip rahatlayacağız! Boş işler evet boş! Ama oturup izleyeceğiz işte.
Yutulan hazır pudingler, el alışkanlığı ağza atılan çikolatalar, üstü tereyağlı altı pideli döner, kıymalı fıstıklı börek, kekler sayfa sayfa haber olacak mayo giydiler diye!
Ne kadar çok hareket edersek, metabolizma o kadar çok kalori yakıyormuş. Bilgisayar önünden kalkarsak, bakkala ekmek almaya arabayla gitmekten vazgeçersek bu kural işleyebilecek? Yüzyıl dişisi, teknoloji sayesinde poposunu yayarak şiştiğinden kalori harcamak için dükkânları dolaşır, köpeğini gezdirir, evinizi kazır, enstitülerde yağlarına elektrik verdirtir. Ayakları geri geri giderek spora gider. Fazladan kalori harcatan aktiviteler diyince aklına gelenler bunlar!
Az uyuyan insanların, sekiz saat düzenli uyuyanlara göre metabolizmalarının yavaşladığını gösteren çalışmalar da var. Metabolizma yavaşlarsa alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengeyi bozmuş oluyorsunuz. Dişiler buna "ay belimdeki yağlar kat kat oldu" şeklinde tepki veriyor, erkeklerse "hareket edesim yok, bırak maçı izleyeyim" diyerek?
Medeniyete uyum sağlamak için şeklini şemailini bozduğumuz metabolizma da diyor ki: "ne kadar ekmek o kadar köfte".Yani: uyumuyorsan, düzensiz isen, benden sağlığın ve aklın için benden yardım bekleme.
(Türkçesi: Düzenli cinsel yaşamın varsa ve dengeli besleniyorsan sağlıklı kalırsın. Yoksa sen bilirsin.)
FaceBook ve bilgisayar icat edilmeden önce sıkça akla gelen, kalori yaktıran, unutulan bir eylem var: seks!
Ama gelin görün ki kadınların yüzde 80'i diyet programlarına "seksten daha çok" ilgi gösteriyormuş! Erkeklerin %96'sı ise seks için futbol maçını izlemekten vazgeçebiliyormuş! Zaten 90 dakika bağıra çağıra, kendini kaybederek maç seyredenler üç saat seks yapmış kadar kalori kaybediyorlarmış!
Hatta ayrıntıyı bile hesaplamış adamlar. Takımınız gol attığında hop oturup hop kalkıyorsanız bu tezahüratla 81 kalori kaybediyorsunuz!
Diyeceğim o ki:
Başı hep ağrıyan hanımlar daha şişmanlıyorlar! Tez ve hipotez ortada?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.