Hulûsi TUNCA
Hulusi Paşa yazıyor… KAYAHAN ŞARKILARI MI?.. OHHOOOO!...
Hulusi Paşa: Of be asker, dün amma konuşturmuşsun beni.. İnan 12 Eylül rüyama girdi gece.. Rahmetli annemi, rahmetli Hey’ci arkadaşlarımı gördüm.. Rahmetli Ahmet Kaya ile içtim.. Hatta Ayşegül Aldinç’i ki yaşanmış bir olaydır, hamama davet ettim..
Asker: Hepsini anladım da Ayşegül Hanım’ı neden hamama davet ettiniz Paşam..
Hulusi Paşa: Anlatayım asker.. Ama olayın püf noktasını en sona bırakayım.. Henüz medya plazaları yapılmamıştı.. Cağaloğlu’nda çalışıyorduk.. O zamanlar doğal olarak Hey’e gelen giden sanatçının haddi hesabı yoktu.. Ve biz de onları hamamda ağırlardık.. O gün sevgili Ayşegül Aldinç gelmişti.. Hava sıcak, bunalmışız.. Akşam üzeri iş bitti ‘Hadi’ dedim Ayşegül’e ‘Hamama gidiyoruz’ Garip garip yüzüme baktı.. ‘Manyak mısın olum’ dedi ‘Hayır’ dedim ‘Manyak değilim ayrıca çok seveceksin, inan..
Asker: İnandı mı Paşam?
Hulusi Paşa: İnanmaz mı?.. O zamanlar Milliyet Yayınları; Prof. Kazım İsmail Gürkan caddesindeki eski Kızılay binasında bulunuyordu.. Aldık ceketimizi kapıdan çıktık. Sağa döndük.. 100 metre kadar yürüdük.. Tarihi bir kapının önünde durduk..
Asker: Neresiymiş Paşam?..
TÜM İHTİŞAMI İLE CAĞALOĞLU HAMAMI
Hulusi Paşa: Cağaloğlu Hamamı.. Girdik dev gibi kapıdan.. 20-25 basamak aşağıya indik.. Küçük bir kapı.. Açtık, girdik.. İri kıyım, pala bıyıklı, peştemallı tellaklar.. ‘Hoş geldin abi’ dediler.. Ayşegül sıkı sıkı koluma yapıştı: ’Allah belanı versin Hulusi..’ dedi..
Sağa döndük.. İki adım attık.. Cam bir kapı.. Girdik.. Nefis bir bahçe.. Masalar.. Masalarda güzel giyimli hanımlar, şık beyler.. İçkilerini içmekte.. Mezelerini yemekte.. Ayşegül’e işte dedim gazetecilerin ve dostlarının akşamları buluşma yeri; Hamam Bar.. Ayşegül bayıldı ve ondan sonra hep gelmek istedi..
Asker: Paşam nerden aklınıza geldi bu anı?
HAMİLE KALIRSAN NEDEN ŞAŞIRALIM HELİN!
Hulusi Paşa: Ayşegül çok şaşırmıştı ya! Çiçeği burnunda gelin de bir açıklama yapmış.. Şaşkınlık ve de şaşırmak üzerine..
Helin Avşar (Günaydın): ‘Hamileyim diye ortaya çıkarsam kimse şaşırmasın’..
Helin Avşar (Posta): ‘Gündemimiz; bebek.. Bunun için saat 20’den sonra evden dışarı adım atmıyoruz. İnşallah ortaya şöyle güzel bi şey çıkacak..’
Hulusi Paşa: Güzel kardeşim; sen zaten işi garantiye almışsın(ız).. Belli ki saat 20 dedi mi gereken girişimlere de başlamışsın(ız).. Artık; ya leyleklerin dönmesini bekleyeceksin(iz) ya da bir kadın doğum hekimine gidip.. Gereken bilgiyi alacaksın.. Bak; erkek olursa adı Paşa olsun isterim ona göre hııı…
ROMEN OTILIA SERDAR İÇİN GELİYOR
Hulusi Paşa: Asker akşam Bay Tahmin’de bir bomba vardı.. Dur onu anlatayım sana..
Asker: Şu Murat Özarı ile Fikret Engin’e bayılıyorum Paşam.. Tahmin yapmayı bıraktılar, ekranda sucuk ekmek ya da omlet yapmaya başladılar.. İzlerken ağzım sulanıyor valla.. Dün gece de mısır patlattılar..
Hulusi Paşa: Ama bana sorarsan asker mısırdan çok Romen şarkıcı Otilia Bruma’yı patlattılar.. Otilia; o ne muhteşem kadındır öyle.. Daha önce üç kez konser için İstanbul’a geldi.. M.Ali Erbil onu Çarkıfelek’e çıkardı.. Hatta kıza yazılmış, kız ‘Beni Mali’nin elinden Serdar Ortaç kurtardı’ diye açıklama yapmıştı. Bu Mali’ye Amsterdam de.. Göteborg de farketmez.. Dünyanın öteki ucu olsa gider bulur..
Asker: O zaman müjdeyi ben vereyim Paşam; Otilia, yakında Serdar Ortaç’la konserler vermek için yeniden İstanbul’a gelecekmiş..
Hulusi Paşa: Aman Mali duymasın..
AYLAR DEĞİL AMA BİR İKİ HAFTA
Cenk Eren.. Son olarak rahmetli Tanju Okan’ın şarkılarıyla çıktı karşımıza.. Ardından bu albümün tanıtım konserini verdi.
Muhabir: Cenk Bey, konserin biletleri aylar öncesinden tükenmiş..
Cenk Eren: Yok yok o kadar abartmayalım ama bir iki hafta öncesinden bitti..
Hulusi Paşa: Helal olsun tevazu sahibi çocuk..
Asker: Fevkaladenin fevkinde..
Hulusi Paşa: Abartma evladım..
Cenk Eren: Ferdi Özbeğen’den sonra da Kayahan düşünüyorum.. Çünkü rahmetlinin veliahtı da benim..
Hulusi Paşa: Orada dur kardeşşş! Tanju Okan şarkılarını iyi yorumlamışsın ses etmedik, Eh Ferdi Özbeğen şarkılarını da okuyabilirsin diye düşündük.. Ama.. İşte cümlenin burasında bir ‘ama’ koymak gerekiyor. .Ama; sen.. Kayahan şarkılarını yorumlayabilmek için ohhoooo! Anladın sen onu!
Hem sen Kayahan rahmetli olduğu gün, evine telefonla bağlanan televizyon kanalına, “Kayahan bana ‘sen albüm yapma, sahneye devam et kardeşim’.” dediğini anlatmamış mıydın?
EY YATTARA, BUYUR GEL BURADAN YE!
Asker: Paşam övmesini de yermesini de çok iyi biliyorsunuz!
Yılmaz Morgül’ü Survivor’da Yattara’ya ‘kaka zenci’ muamelesi yaptığını sandığım için yere vuran ben.. İşin doğrusunu görünce, yerden alıp başımın üzerine koyan da ben olacağım..
Gördüğüm sahne aynen şöyle: Yılmaz; pilav pişirmiş.. Yattara bir kaşık ağzına atıyor:
-Bu pilav değil lapa olmuş.. Bi daha sen yapma Yılmaz.. Yoksa yemez ben..
Hulusi Paşa: Eyy Yattara Efendi; orası Survivor, Trabzon’da alıştığın o lüks restoranlardan biri değil.. Pilavı beğenmediysen sen gel de benim..
Asker: Aman Paşam biri duyacak..
Hulusi Paşa: Asker; ‘Sen gel de benim fakirhanede ye..’ diyecektim..
Asker: Peki oranızdan.. Fakirhanenizden yesin Paşam..
DÖRT BİR YANIMIZ BOMBA OLDU
Hulusi Paşa: Elbette yazarımız, senaristimiz, yapımcımız, yönetmemiz bilerek koymuyor o bombaları televizyon dizilerine.. Sinek ufak diyeceğim.. Ama sinek de değil.. At sineği çok büyük.. Haftayı ‘O Hayat Benim’ dizisinde bir yatta patlayan bomba ile kapattık.. Tam da Mehmet Emir’in (Sinan Albayrak), Hasret’e (İclal Aydın) evlenme teklif ettiği anda..
GÜM!
Haftayı ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’la açtık.. Malum; Ünal Kaplan’ı (Tarık Ünlüoğlu), girdiği banyoda üzerine çıktığı tartı aleti ve altına konulan bomba ile başbaşa bırakmıştık..
GÜM mü yoksa Tarık Baba gene yırtar mı?.. İşte size haftanın bir başka bombası.. Yazarlarımız bomba yerine bir başka şey bulsalar artık!
BİR DEDİKODU: ‘O Hayat Benim’ dizisinde yönetmen Hamdi Alkan’dan yaka silkmeyen kalmamış.. İclal Aydın’ın da Alkan’ın kaprislerine dayanamayarak yapım şirketine ‘Beni bu diziden affedin’ dediği konuşuluyor sinema çevrelerinde.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.