2010 ŞOV DÜNYASINDA BOŞANMA YILI MI OLACAK?
Bu gidişle 2010, şov dünyasının ünlüleri için `boşanma yılı' olacak diyen Ali Eyüboğlu, Can Tanrıyar ve Petek Dinçöz ayrılığının ardındaki gerçeği yazdı...
İşte Ali Eyüboğlu'nun yazısı:
Can Tanrıyar, sebebin gereksiz bir şüphe olduğunu düşünüyor. Ama ortada bir gerçek var: Evli insan hayatını arkadaş çevresine değil, hayat arkadaşına göre tanzim etmeli
Bu gidişle 2010, şov dünyasının ünlüleri için 'boşanma yılı' olacak. Önce Seda Sayan - Onur Şan, ardından Mehmet Ali Erbil - Tuğba Coşkun ve Hazım Körmükçü - Hilal Özdemir evliliklerini bitirmeye karar verdi.
Son olarak da Petek Dinçöz'le Can Tanrıyar'ın boşanacağı ortaya çıktı. Seda Sayan'la Onur Şan'ın evliliğini, 'koca ilgisizliği', Mehmet Ali Erbil'le Tuğba Coşkun'un evliliğini ise ihanet bitirdi. Can Tanrıyar'ın anlattıklarından anlaşılan o ki, onların evliliği de 'aldatma kuşkusu' yüzünden sona erdi.
"Şakayken ciddi oldu"
Tanrıyar'ın Vatan'dan Gülşen Yüksel'e yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekerim:
"Bizi boşanmaya götüren olay aslında çok komik. Geçen çarşamba Marmaris'e gitmem gerekti. Petek'e söyledim. O da bana 'Benim duyduğum şeyler var. Sen Marmaris'e değil Antalya'ya, başka şeyler yapmaya gidiyorsun' dedi. Benden şüpheleniyordu. Komik bir şey oldu ve ben Antalya'ya gittim. Çünkü fırtına çıktı, uçak Dalaman'a değil, Antalya'ya indi. Keşke İstanbul'a geri dönseydi. Ben sağ salim inme telaşıyla Petek'i aradım. 'Biliyor musun başımıza ne geldi? Şu anda Antalya'dayım' dedim. O da 'Bana numara yapma zaten Antalya'ya gidecektin' diyerek çıldırdı. Ama derdimi anlatamadım, telefonu kapatmak zorundaydım. Çünkü uçak yeniden havalanacaktı.
Altı saat bana ulaşamadı. Gece yarısı Dalaman'a indik. O benim Antalya'da ortadan kaybolduğunu düşündü. Zaten geceleri sürekli dışarıda olduğum için şüpheleniyordu. Cep telefonumun uçaktayken kapalı olması 10 yıllık beraberliğimizi bitirdi. THY'na dava açsam yeridir (gülüyor). Şaka bir yana kendimi onun yerine koyunca hak veriyorum.
O yüzden açtığı davada da anlaşmayı hemen kabul ettim. Çünkü kendimi savundukça çocuk gibi hissetme- ye başladım. 'Madem boşanmak istiyorsun kabul ediyorum' dedim. Her şey şaka gibi gelişirken, ciddiye döndü. Ama bu bir birikimin sonucudur. Zaten çevremi hiç beğenmiyordu."
Bardağı taşıran ne?
Can Tanrıyar'ın anlattıkları bana bile inandırıcı gelmedi. Hani çocukluğumuzda ezberlediğimiz tekerlemeler olur ya, 'İnek nerede? Dağa kaçtı? Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu' gibi. Tanrıyar'ın anlattıkları, insanların ancak çocuk yaşta inanacağı tekerlemeler gibi. Tanrıyar ve onun gibi düşünenlerin anlamadığı ya da anlamak istemediği şey belli. Mesele 'bardağı taşıran son damla' değil ki! Sorun, bardağın o hale gelmesinde. Buna sebep olan şeylere ister 'derin şüphe' deyin, ister 'arkadaş çevresi'... İster kadın, ister erkek olsun fark etmez; evli bir insan yaşamını, hayat arkadaşına göre değil de arkadaş çevresine göre tanzim ederse, o evlilik sürer mi? Sürmüyor işte.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.