Nurcan SABUR
CİNAYETİN GÖRÜNTÜLERİ!.. ÖNCE GAZETECİ MİYİM, İNSAN MIYIM?..
Allah hiç kimseyi benim düştüğüm duruma düşürmesin!..
Bir yanda neredeyse ailesinin yarısını tanıdığım 20 yıllık dostum, 6 yıl önce intihar girişiminde hastane koridorlarında beklediğim arkadaşım Filiz Aker, öte yanda mesleğe ilk başladığı günden bu yana destek olduğum, ön ayak olduğum bir çok sosyal sorumluluk projesinde bana destek olan kardeşim diye hitap ettiğim Vatan Şaşmaz!..
Üstelik 2 gece önce ortak arkadaşımızın doğum gününde kahkahalar atıp, bağıra çağıra şarkılar söyleyip boğazın serin sularına saçtığımız Vatan’ım…
Biri katil mefta; diğeri maktül mefta!... Yani “arkadaşım adam öldürdü” diye mi üzüleyim, yoksa “kendi öldü” diye mi; yoksa “kardeşim” dediğim kişi “öldürüldü” diye mi yaslar bağlayayım; bilemedim doğrusu!..
Bilen varsa beri gelsin…
Ölen ve öldüren aynı kare içinde geçiyorsa, malum bilgi akışı da çokça oluyor… Çok doğaldır ki; Türkiye’nin önemli kısmı cinayeti magazinkolik.com ‘dan öğrendi ve takip etti…
Filiz Aker’in tetiği çekmesinden yaklaşık 20 dakika sonra haber magazinkolik’in istihbarat servisine düşmüştü bile… Ne var ki 39 yıllık tecrübem, haberin doğrulatılması gerektiğini hatırlatıyordu bana…
Çünkü ilk gelen haber sadece şu bilgiyi içeriyordu; “Beşiktaş’ta lüks bir otelde bir kadın bir erkeği öldürdü ve ardından da intihar etti!”… Bu bize bir magazin sitesini çok da ilgilendirmeyen bir 3. Sayfa haberi olarak intikal etmişti…
Bundan yaklaşık 5 dakika sonra gelen şu haber, tüm magazinkolik.com çalışanlarını adeta teyakkuz durumuna geçirdi… “Öldürülen kişinin Vatan Şaşmaz, öldürüp, intihar eden kişinin de eski bir manken olduğu söyleniyordu!..”
Daha önce Filiz Aker’in intiharında Acıbadem Fulya Hastanesi koridorlarında birlikte kurtarılmasını beklediğimiz, ablası Eda Eren’in (Kendisi eski bir solisttir ve tanışıklığımız 30-35 yıl öncesine dayanır) kızı Dora’yı aradım hemen… “acaba onun da haberi var mı?” diye!..
Dora’nın hıçkırıklarla açılan telefonu, daha tek kelime bile konuşmadan yüreğime adeta bir kor düşürdü!... Dora’dan dolu dolu hıçkırıkları arasında; “doğru”, “evet” ve “maalesef” den başka bir yanıt alamadım ama haber “teyid” edilmişti işte!..
Daha haberi siteye manşetten yeni girmiştik ki (tahmini yarım saat); istihbarat servisinin whats app’ına iki video düştü… Hayretler içinde kardeşim Vatan’ın yerde yatan cesedi, ve yatakta kanlar içinde yatan Filiz’in videosuydu bunlar…
Hiçbir yerde yayınlanmamış, çok ses ve büyük reyting getirecek görüntülerdi bunlar!..
İşte o anda biz gazetecileri gerçekten de çok ama çok zorlayan, mesleki hayatımız boyunca bizleri çok sık ziyaret eden bir soru takıldı kafama; “önce gazeteci miydik, insan mıydık?..”
Ölen de, öldüren de yakınım olduğuna göre; Nurcan Sabur bu olayda nasıl davranmalıydı?..
Bu görüntülerin yayınlanmasında toplum yararı var mıydı; kan ve dehşet görüntüleri okurlarımızı rahatsız eder miydi, gazeteci olmayan Nurcan Sabur, iki yakınının ölülerini bu şekilde medyada görseydi neler hissederdi, Vatan’ın geride bıraktığı anne ve karısı bu videoyu izlediğinde ne duygular yaşardı, şuan ana karnında olan küçük Şaşmaz arşivden bu videoyu bulduğunda babasının yerde yatan cesedi onda nasıl bir travma yaratırdı?...
Toplam 5 saniye içinde beynimin kıvrımlarında bu soruların hepsi yanıtlanmış ve insanlık yönüm, gazetecilik yönüme galip gelmiş ve kararını vermişti; “GÖRÜNTÜLER TÜM MEDYADA YAYINLANSA BİLE BİZ YAYINLAMAYACAĞIZ!”
Sevgili meslektaşım Faruk Bildirici’nin kendi gazetesini eleştirdiği yazısında dediği gibi, Polisin çektiği bu görüntünün yayınlanmasında kamu yararı yoktu ve ölü bedenler üzerinden “tık avcılığı” yapmak doğru değildi.
Üç-beş bin fazla “tık” uğruna okurları dehşete düşürmek, üzerlerinde travmatik etkiler yaratmak, şiddeti sıradanlaştırmak ve de öldürülen Vatan Şaşmaz’ın anısına saygısızlık etmek magazinkolik.com ‘a da yakışmazdı.
Neticede saygınlık, itibar ve güvenilirlik “tıklanma” sayısıyla ölçülmezdi, ölçülmemeliydi!..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.