
Avukat Aslı Nur Çanakçı
ÜNLÜLER SİYASETE BULAŞTI, SOLUĞU ADLİYELERDE ALDI
Nisan ayı şakalaşarak başlar genelde 1 Nisan’dan sebep, lakin biz Türkiye olarak bu 1 Nisan şakalaşmaktan çok uzaktık.
Toplumun farklı siyasi görüşlerini benimseyen insanlar son günlerde bıçak gibi ortadan ikiye ayrılmaya mecbur bırakıldı ve bunun için çok yoğun bir psikolojik baskı var. Bu baskıya pasif direnişlerden en etkili olanı ekonomik boykot çağrısı da eklendi malum. Normalde Boykot uymayan insanları da boykot etmeyi içermez lakin İsrail boykotunda boykota katılmayan herkesi Vatan haini ilan edildi bu düşmanca bir tavırdı.
Şimdi aynı düşmanca tavır kendini sola yakın hisseden insanların uyguladığı boykota bırakın katılmıyoruz demeyi fikir belirtmeyeni de vatan haini olarak etiketleyerek ünlüyse sosyal medyada takipten çıkarak etkileşim gücünü azaltmak ile yaşanmakta. Burada aslında zorunlu olarak düşmanca taraf seçilmeye itilen insanlar da ünlüleri zorladıkları için boykota katılanlar soruşturmalar ve işten kovulma ile karşılaşıyor diğerleri de takipçi kaybederek yalnızlaştırılıyor ve yine ayrışan Türkiye’de kaybeden tam olarak millet oluyor.
Üç ana başlıkta irdeleyeceğiz bu konuları.
Bir; Haklarında boykota destek verdiği ya da çağrı yaptığı için suç duyurusunda bulunulan ünlüler ve durumları.
İki; boykota destek verdiği ya da vermediği için iş sözleşmesi fesih edilen ünlülerin durumları.
Üç ve son olarak sanatçı, sponsor ve organizatör bakımından iptal edilen konserlerin tazminat bakımından durumları.
Tabii ki bunların sadece siyasi ya da magazinsel değeri yok! Aynı zamanda hukukun da sonuç bağlamında konusu çünkü bir çok açıdan hak ihlalleri mevcut. Bayram tatilinin de 9 gün uzamış olması hasebiyle kahvenizi almanızı ve keyifle son günlerde okuduğumuz yüksek gerilim hattını bir de hukuki yönden ele alalım diyorum.
Boykota destek veren ünlüler hakkında tek tek durumlarını ele alamam lakin soruşturma kapsamında tutuklama kararı verilenler bu gün itibari ile sokağa çıkma çağrısı da yapmadılar ise haklarında adli kontrol uygulanarak serbest kaldılar. Bu soruşturmanın sona erdiği anlamına gelmiyor tabii, soruşturma devam ediyor sadece tutuklanmaları tedbirine gerek görmemiş oluyor savcılık. Bu durum dışında tutuklananlar mitinge çağrı yapılırken tonlarını çok yukarıdan yazıp sanki savaşa gidermiş gibi galeyana getiren paylaşımlar yaptıkları için tutuklandılar. Doğru demiyorum kesinlikle tutukluluk ağır bir tedbirdir soruşturmada lakin şu an çok ince buz üzerinde bir kırılma yaşanıyor. Bu nedenle bahse konu tutuklu ünlüler karşıt görüşten zarar görmemeleri için de tutuklanmış olabilir. Bana koruma verilebilirdi demeyin lütfen çünkü herkese koruma verilebilecek kadar polis mevcut değil ve devlet imkânlarını en ucuz yol hangisiyse onu uygulayarak ekonomik kullanır. Bu nedenle gündem soğuyana kadar soruşturmada tutuklamaya karar vermiş olabilir.
Ancak sadece tüketim boykotuna çağrı yapan ünlüler açısından durum oldukça haksız. Çünkü belli başlı markaları ve hizmetleri kendi iradesiyle almak ya da almamak tercihtir. Bunu tavsiye etmek de tercihtir çünkü karar hala özgür iradededir. Hukukun koruduğu değerlerden biri de özgür iradenin sakatlanmamasıdır bu noktada rekabete aykırılık yoksa boykot gayet haktır ve hukukidir.
Burada rekabet yasağının ihlali devreye girer, sadece nüans olarak onu da herhangi bir firma biz boykot edilecek bir firma değiliz biz de sizdeniz gibi bir açıklama yapıp kendisini öne çıkarmadığı sürece mümkün olmayan bir durumdur.
Yani özetle en temel anayasal ilke “kanunsuz suç olmaz”ı hatırlamak zorundayız ve bu anayasada da Türk Ceza Kanunun 2. Maddesinde: ”Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. (2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.” Kendine yer bulmuştur. Boykot açıkta kanunda yasaklanmadıkça bu durum suç değildir.
Kısacası bu durum karşısında ben de şaşkınım neye istinaden haklarında soruşturma açıldığını anlayamadım tabii ki TCK m.122/1-d maddesinde “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kimse bu suçu işlemiş olur”. Maddesini müstesna kılıyorum. Sırf boykot yapmıyor ya da boykot etmeyen tarafı savunarak edilen firmalara gidiyor diye ünlü ya da ünsüz bir insanın kişisel tüketim tercihi sebebiyle hakaret ve tacize hatta tehdite uğruyor ve bir ünlü de bu durumun yaşanmasını açıkça teşvik ediyorsa TCK 122 gerçekleşir ve soruşturma da gayet hukukidir.
Bir de boykot sebebiyle iş sözleşmesi fesih edilen oyuncular var. Bu durum oldukça can sıkıcı olsa da haksız fesih olduğu kanıtlanması zor bir durum. Çünkü TRT işveren olarak SGK kodunu bir yanlışlık yapıp 49 demediyse (ki bu ahlaka mugayır davranıştır.) fesihi haklı hale getirebilecek nedenler ortaya sunmuş ve medyaya her ne kadar boykot desteği diye yansısa da hukuki olarak oyuncuların çıkış sebepleri farklı yansıtıldığından ellerinde fesih sebebinin boykot olduğunu kanıtlayan delil niteliğinde doneler yok ise çoooook zor.
Kaldı ki ülkemizde oyuncuların sözleşmeleri oldukça sıkıntılı ve hukuki menfaatleri başrol oyuncularının aldığı yüksek meblağlar dışında neredeyse hiç konuşulmuyor sebeple sözleşme iş davası konusu bile olsa hak iddia edilebilecek değerde olmayabilir. Çünkü tazminat hakkına sahip olmak için belirli kriterler var. Ben başrol oyuncularından daha çok sırf siyasi görüşü nedeniyle işten atılan set emekçileri ve figürasyona üzülüyorum. Çünkü “belki ünlü olur içinde bulunduğum ekonomik darboğazdan çıkarım” hayali ya da “eve biraz benim de katkım olsun” düşüncesiyle resmen karın tokluğuna çalışan figürasyon, aslında izlediğimiz dizi ve filmlerin gerçek kahramanları olan ışıkçısından rejisine hak ettiği maaşların çok çok altında üstün performans sergileyen çalışanlar; bu insanlar bir boykot desteği verdi ya da vermedi diye ekmeğinden olmamalı.
Son olarak gelelim kıyametler koparan MUSE grubunun konserinin iptaline. Bu organizatör firma ve uzantıları hala boykot ediliyor ama bahsettiğim mesele o değil beni bu ünlü organizatör firma, firma sponsorları ve dünyaca ünlü müzik grubunun konser iptali sonrası kimsenin gündeme getirmediği tazminat açısından hukuki durum.
Organizatör firmalar sponsorlarla anlaşır ardından sanatçıyla anlaşır ve kar, ödenecek bedeller sözleşmeler ile de hukuki yaptırıma bağlanır. Her organizatör firmanın çalışma prensibi ayrıdır lakin MUSE ile sözlü akit yeterli olacak şekilde hukuki yaptırıma bağlanmış olması çocukça bir düşünce sadece. Anlayacağınız konsere gelecek kişi sayısından, haksız yere iptal edildiğini düşünen tarafa ve haklarına bunun sonucu cezai yaptırıma kadar maddelerce şekli yazılı olarak ele alınmıştır bu konser sözleşmesi. Bu durumda beklediğim haber iptalin kim tarafından gerçekleştirildiği ve hak kaybına kimin uğradığı. Çünkü sanatçı iptal ettiyse firmaya sorumlu ve firmanın imajının da çok ciddi yara aldığını da hesaba katarsak ciddi maddi manevi tazminat hakkına sahip olması gerekli. Eğer organizatör firma iptal ettiyse sanatçı aynı şekilde tazminat hakkına sahip çünkü imajı Türkiye’deki hayranlarının küsmesi ile sonuçlanıp dinlenme ve dijital ziyaret sayısına darbe vurabilir. Şu an gündemin sadece magazinel ve siyasi ayağı habercilerin dikkatini çektiğinden yaklaşmakta olan bu davayı kimin açacağı haberini merakla bekliyorum. Ben taraflardan iptali gerçekleştirenin kim olduğu bilgisine kesin ulaşamadığımdan ayrıntıları sizlere bu maddi gerçek ortaya çıkınca yazacağım.
Son olarak bu kadar kutuplaşmamız oldukça tehlikeli diyerek haftayı kapatıyorum. Çünkü renklerle güzeldir hayat ve doğa. Hepimiz aynı düşünmemeliyiz de zaten ölçüt bireysel özgürlükleri korumak ve çok sesliliğe izin vermek olmalı üretkenliğin artması için her zaman. Ancak yine tehlikeli bir şekilde sizden bizden söylemleri duyuluyor daha da kötüsü biz şunu bunu yaşadık siz de yaşayacaksınız diye intikam söylemleri de mevcut. Daha da kötüsü iki görüş tarafı da kendi görüşünden olduğunu bildiği insanlar tercihlerini beyan ettiklerinde nankörlükle suçlanıyor.
Umarım Nisan bu tehlikeli gidişe bir dur der ve biz yine ünlülerin sadece eğlenceli olan hukuki olaylarını konuşuruz. Renkli hayatların bu kadar politize olmadığı bir haftada buluşmak dileğiyle, sağlıklı haftalar.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.