Erol IŞIK
HAKARETİN BEDELİ!
Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre hakaret, “onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz veya davranış” olarak tanımlanıyor.
Bir kişinin veya kuruluşun bir başka kişiye ya da kuruluşa yönelik yapılan hakaret sözü veya eylemi, medya dünyasında sıkça karşımıza çıkıyor.
Çünkü bu söz ya da eylem, yayın yoluyla yapıldığında karşılığında verilen ceza katlanıyor.
Bununla birlikte bir de yayıncılara yönelik hakaretler var. İşte onlardan birine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Oyunculuğu kadar sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla toplumun büyük kesimi tarafından beğenilen Ezgi Mola’nın oynadığı banka reklamından bahsediyorum.
“Olay! Olay! Olay! Ezgi Mola fena bozuldu!” başlayan reklamdan bahsediyorum.
Sözde gazetecinin bu anonsunun ardından arkadaşına “Bakma sen ona, skandal arıyor” Ezgi Mola’nın oynadığı reklamda, gazetecinin bir ağacın üzerine çıkıp onu takip ettiği gösteriliyor.
Ardından “Ezgi Mola, banka reklamında oynuyor ama vade nedir bilmiyor” anonsu yapan gazetecinin yanına giden Ezgi Mola, elinden aldığı mikrofonla kendi anonsunu yapıyor.
Anonstan sonra da gazeteciyi, “çevir şunu yanmasın, yapabilirsin değil mi?” diyerek ızgaranın başına yolluyor.
Bankanın daha önceki reklamlarında olduğu gibi gazetecileri, özellikle de magazin gazetecilerini küçük düşüren bu reklama birileri tepki gösterecek mi diye bekledim.
Ancak başından sonuna kadar gazetecileri küçük düşüren bu reklama hiçbir kişi ya da kuruluştan bir reaksiyon gelmedi.
Ne Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ne de Magazin Gazetecileri Derneği, bu reklam hakkında bir açıklama yaptı.
Gazetecilerin küçük düşürüldüğü bu reklam, sadece beni mi rahatsız etti, anlamadım.
* * *
Bir başka küçük düşürücü reklam da bir başka bankanın reklamında sergileniyor.
Türk Müziği’nin “Sanat Güneşi” Zeki Müren’in, Çağlar Çorumlu tarafından taklit edildiği banka reklamını “komiklik” yapılıyor diye değerlendirmek mümkün.
Ancak yapılan “komiklik” değil düpedüz bir döneme damgasını vurmuş, alanında duayen olmuş bir sanatçıyı küçük düşürmekten başka bir şey değil.
Hatırasına saygısızlık da cabası.
O kadar kötü bir espri anlayışı, “Sanat Güneşi”ne o kadar kötü bir yaklaşım ki, bir dönem onun rakibi olarak gösterilen Bülent Ersoy’un tepkisiyle karşılaştı.
Ersoy, “Ben reklamı beğendim, insanlar da beğenmiş olabilir ama Zeki Bey hayatta olsa sıcak bakmaz, kızardı” açıklamasını yaptı Cengiz Semercioğlu’na.
En azından Bülent Ersoy, meslektaşının komik duruma düşürülmesine bir tepki gösterdi. Bizim medya kuruluşlarımız ya da derneklerimiz kılını bile kıpırdatmadı.
* * *
Son olarak hakaretin bedeli konusuna gelmek istiyorum. Kendisini nasıl tanımladığını bilmiyorum ama şovmen diyerek geçeceğim Murat Övüç, müzikte olduğu kadar oyunculukta da başarılı bir kariyere sahip olan Yeşim Salkım için bir sanatçıya söylenmeyecek sözler söyledi.
Video kayıtlarıyla da kanıtlanan hatta Murat Övüç’ün kabul ettiği ve özür dilediği bu hakaretler sonunda mahkeme kararını verdi.
Ancak mahkemeden ödül gibi bir ceza geldi.
Tamı tamına 1.380 TL.
Ağza alınmayacak şeyler söyle, bu söylediklerini kabul edip özür dile, sonra da mahkeme 1.380 TL ceza versin.
Murat Övüç’ün yerinde olsam, 1.380 TL’yi verip herkese hakaret ederim.
Hatta bu yazıya kızdığı için bana da hakaret edebilir.
Çünkü bu ceza, bence hiç adil değil.
Bu cezalar verildikçe hakaretler de sürer gider.
Ünlülere de medyaya da…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.