İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ MEZUNLARI BULUŞTU!

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ MEZUNLARI BULUŞTU!

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, 60. yılında aralarında Uğur Dündar, Kenan Akın gibi gazetecilerin de bulunduğu her yaştan mezunlarını görkemli bir gala yemeğinde buluşturdu.

Uğur Dündar, Ali Saydam, Kenan Akın, Vasfiye Özkoçak, Edibe Sözen, Ateş Ünal Erzen, Mehmet Baransu gibi isimler oradaydı

İletişim Fakültesi, 60. yılında eski mezunlarını buluşturdu

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi, 60. yılında aralarında Uğur Dündar, Kenan Akın gibi gazetecilerin de bulunduğu her yaştan mezunlarını görkemli bir gala yemeğinde buluşturdu. İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Suat Gezgin, İÜ İletişim Fakültesi'nin bir marka konumuna geldiğini vurgulayarak, "Markayız çünkü Bab-ı Ali'nin yanındayız. Markayız çünkü tüm iletişim fakültelerine kaynak olduğumuzu biliyoruz. Markayız çünkü taklit ediliyoruz" dedi.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin şimdiye kadar Türk medyası ve iletişim sektörüne kazandırdığı her yaştan mezun, WOW Otel'de düzenlenen yemekte bir araya geldi. Geceye, eski mezunlar arasında yer alan Uğur Dündar, Kenan Akın, Vasfiye Özkoçak, Mehmet Baransu ile Edibe Sözen, Ateş Ünal Erzen gibi siyasetçilerle Ali Saydam gibi iletişim sektörünün tanınmış isimleri de katıldı.

İÜ İletişim Fakültesi'nin 60.yıl etkinlikleri kapsamında düzenlediği yemekte açılış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. Suat Gezgin, üniversite denilince akla ilk gelenin İstanbul Üniversitesi olduğunu söyledi. Tüm Türk filmlerinde üniversiteye gitmenin simgesi olarak İÜ'nün ana kapısının kullanıldığına dikkat çeken Gezgin,"İstanbul Üniversitesi'nin marka olmadığını kim söyleyebilir? Bir diğer marka da hiç kuşkunuz olmasın ki İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'dir" dedi.

Suat Gezgin, ticari bir kavram olan 'marka'yı akademik hayatta kullanmanın doğruluğunun tartışılacağını ancak akademik camianın da markaları olduğunu söyledi. "Markayız çünkü Bab-ı Ali'nin yanındayız. Markayız çünkü tüm iletişim fakültelerine kaynak olduğumuzu biliyoruz. Markayız çünkü taklit ediliyoruz."diyen Gezgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Marka sıkı takibi de zorunlu kılar. Biz biliyoruz ki; birçok iletişim fakültesi bizim yapılanmamızı örnek alıyor ve bizi takip ediyor. Biliyoruz ki biz referans markayız. Hiç bir fakültenin haber ajansı yokken bizim İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı'mız vardı. Hiç bir fakültede araştırma birimi yokken bizim Akademedya'mız vardı. Hiç bir fakültede radyo, televizyon yokken bizim İÜRTV'miz vardı. Yine hiçbir fakültede halkla ilişkiler grubu yani yeni adıyla İletişim Kulübü yokken bizim vardı."

'Marka olmak sorumluluğumuzu arttırıyor'

Dekan Gezgin, 29 Kasım 1950'den bu yana geçen 60 yılın köklü bir eğitim kurumu olarak sorumluluklarını da arttırdığını ifade etti. Yanlışın karşısına doğruyu koymak, çirkinin yerine güzeli öne çıkarmak, meslek etiğini gözetmenin sorumlulukları arasında olduğunu söyleyen Gezgin,"Bugüne kadar olduğu gibi tüm yoğunluğuna, zorluklarına, ağırlığına karşın, bu güzel tablonun verdiği şevkle daha da iyisini, güzelini yaratacağız. Bu güç ve enerji ve coşku bizlerde var. Kuruluş heyecanını 60 yıl önce Profesörler Evi'nde verilen bir kokteylle yaşadık.60 yıl sonra burada sizlerle olmak bize aynı heyecanı veriyor" diye konuştu.

'İletişim Fakültesi üniversitemizin yüz akı'

İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gökçen ise İÜ'nün gerçekten günümüzde her branşta eğitim verebilen köklü bir üniversite olduğunu söyledi. İletişim Fakültesi'nin Dekan Gezgin'in de söylediği gibi yalnız kendisine değil diğer üniversitelerdeki iletişim fakültelerine de öncülük etmiş ve etmeye devam eden bir fakülte olduğunu kaydeden Gökçen, iletişim fakültesinin Gazetecilik Enstitüsü döneminden beri üniversitenin basın yayın organlarıyla bağlantıları açısından ayrı önemi olduğuna dikkat çekti. İletişim Fakültesi'nin hem fakülte olarak hem de öğretim üyeleri olarak üniversitenin basın yayın organlarıyla ilişkilerini zarafet içinde yürüttüğünü kaydeden Gökçen,"İletişim fakültesini bir bakıma üniversitemizin yüz akı olarak kabul edebiliriz" dedi.

'Fakültede öğrendiklerimi siyasette uygulamaya çalışıyorum'

İÜ İletişim Fakültesi eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Edibe Sözen, 60.yılını kutlayan İletişim Fakültesi'nin mezunu olmaktan onur duyduğunu söyledi. "Türkiye'yi ve dünyayı bu fakülteden gözlemledik, izledik. Şimdi de siyaset dünyasında bu öğrendiklerimizi uygulamaya çalışıyoruz" diyen Sözen, "Öncelikle 22 yıllık bir geçmişim olduğu için aramızda olmayan çok değerli insanları da yâd etmek istiyorum. Onlar aramızda yok ama bıraktıkları izler var. Etik izler var, siyasi düşünce tarihin ilişkin izler var, onların yaklaşımları var."diye konuştu.

Sözen, genç bakışı ve genç vizyonu taşıyan bir fakülte olarak çok başarılı işlere imza attıklarını vurguladı. Fakültede faaliyet gösteren İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı ve İletim gazetesinde çalışmasının kendisine büyük tecrübe kazandırdığını ifade eden Sözen, "Şu anda başında çok değerli arkadaşlarımın bulunduğu İstanbul Üniversitesi Haber Ajansı (İÜHA), İletim Gazetesi ve şu an yayınlanmayan 4.Boyut Dergisi gibi kurumların içinde bizzat yer aldım. Bunun hayatımda çok büyük bir tecrübe olarak yer aldığını belirtmek isterim" diye devam etti.

Sözen, medyaya insan yetiştiren bir fakültenin mensubu olarak mesaj vermek istediğini kaydederek şunları söyledi:

"Akademide kadın olmak çok gurur ve onur verici bir şey. Dünyaya baktığımızda Türkiye'nin bu konuda büyük bir yüzdeye sahip olduğunu görüyoruz. Ancak aynı şeyi siyaset için söylemek çok da mümkün değil. Hepimizin de bildiği gibi dünyada kadın politikaları ve insan hakları politikaları çok egemen. Demokrasi her ikisini de zorunlu kılıyor. Bir ülkede demokrasiden söz ediyorsan mutlaka insan haklarından söz ediyoruz, mutlaka toplumsam cinsiyet politikalarından söz ediyoruz. Bunlar eksik olduğu zaman demokrasimiz de eksik olur.

O yüzden bundan sonraki çabamız kadınların akademik camiada olduğu gibi siyaset camiasında da başarılı olmaları yönündedir. İnsan haklarını, gerek yerel gerekse merkezi yönetimlerde uygulanacak cinsiyet politikalarıyla birlikte düşünüyorum. Medya da demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olduğu için özellikle kadın ve insan hakları konularının üzerinde durulmasını öneriyorum. Fakültedeki yıllarımda sayın Dekan Suat Gezgin'e bu konuyu açtığımda, ki kendisine şükran borçlu olduğumu ifade etmek isterim, insan haklarına yönelik bir dersimizin olması gerektiğini söylediğimde kendisi hemen 'İnsan Hakları, Demokrasi ve Medya" dersini kabul etti. Biz de bu dersi doktora öğrencileri ile kitaplaştırdık. Bu çalışma bugün her yerde kullanılan ve kaynak alınan bir çalışma haline geldi. Sayın Gezgin'e bu çalışmadaki katkılarından dolayı bir kez daha sizlerin huzurunda teşekkür etmek isterim."

Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de İÜ İletişim Fakültesi'nin bir marka olduğunu belirterek, " Markanın değerinin devamının gerekliliğini çok iyi bilen kişilerden biriyim. Türkiye'de üniversite dediğinde akla İÜ gelir. İletişim Fakültesi deyince de akla İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi gelir. Ne mutlu size ki akademisyenler olarak İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde görev yapıyorsunuz."şeklinde konuştu.

İÜ İletişim Fakültesi mezunlarından olan gazeteci Uğur Dündar da gecede gençlik yıllarıyla ilgili bir anısını anlattı. Anlattığı olayın Nedim Şener'in kaleme aldığı "İşte Hayatım" adlı kitapta da yer aldığını belirten Dündar, şöyle devam etti:

"Biz o sırada 2 yıl okuyoruz ve mezun olduktan sonra bazı haklarımız biraz geç teslim ediliyor. Bunun için parlamentoda kulis yapmamız gerekiyor. Arkadaşlarla aramızda para topladık. Ben o para ile Ankara'ya gittim. Hayatımda ilk defa Ankara'ya gidiyorum. Meclis'te milletvekillerini bulacağım. Meseleyi halletmeye çalışacağım. Fakat para da arkadaşlarımın parası. Ne yapayım. Düşündüm taşındım aklıma Ankara Garı geldi. Dedim ki herhalde burası sabaha kadar açık kalır. Gittim bir banka uzandım ve uyudum. Derken birden uyandım. Yüzüme buz gibi sular sıçrıyor. Baktım işçiler başımda salonu yıkıyor. 'Hadi bakalım yaylan burası kapanıyor.'dediler. Ben çıktım dışarıya. Buz gibi bir Ankara ayazı var. Hiçbir şeyi bilmeyen çaresiz ben, Ulus'a doğru kendimi yola vurdum. Geldim Ulus'a evlerin etrafında dönüyorum. Kalacak yer arıyorum. Arkadaşlarımın parasını harcamayacağım ya? Baktım gece polisleri uyanıyorlar bu adam neden dönüp duruyor diye. Aşağıda bir otel buldum. 'Bana en ucuzundan bir oda verin' dedim ve odaya yerleştim. 3 kişilik bir odada bir yatak boşmuş. Yorgunluktan bitap düşmüşüm. Gittim odaya bir alkol kokusu ki burnunu kırıyor insanın. Adamlar da horul horul uyuyor. Ben battaniyeyi aldım tam yatacağım bir baktım yastığın üstü simsiyah. Giyindim ve yattım. Sadece gözlerimi kapadım çünkü uyumak mümkün değil horultudan. Neyse sabah uyandım, kahvaltımı yaptım ve meclise gidip meseleyi anlattım. Milletvekilleri heyecanla dinledi. Hakikaten dürüst bir siyasetçiydi Akgün Silivrili Adalet Partisi'nden. Hemen geri döndüm ve arkadaşları topladım. 'Hem meseleyi hallettim hem de paralarınızı harcamadım' dedim ve paraları bölüştürdüm.

Gala yemeğine medya, iletişim, sanat ve akademi dünyasından çok sayıda davatli katıldı. Geceye katılan mezunlar ve fakülte mensupları doyasıya eğlendi. Sahneye sürpriz sanatçı olarak çıkan Fakülte Sekreteri Selim Eker, buğulu sesiyle dinleyenleri büyüledi.

Çocuklar Duymasın dizisinin "Marry Hanım"ı olarak bilinen Demet Tuncer ise etkileyici sesi ve sahne performansıyla konuklara eğlenceli dakikalar yaşattı. Fakülteye, kurum dışından emeği geçenlere plaketlerin de verildiği gecede, Prof. Dr. Suat Gezgin, 60.yıl için özel olarak hazırlanan pastayı, gecenin sonunda sanatçı Demet Tuncer'le birlikte kesti.

Kaynak; Burak Ersoy İstanbul (İÜHA)

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.