Özlem MEKİK
MEKAN İŞLETMECİSİ YARIŞMACI BİR RUHA SAHİP OLMALI!
Merhaba? Bundan böyle bu köşede her hafta birlikte olacağız sizlerle ve yeme-içme dair mekânları, hizmet kalitesini, yemeklerini ve sektöre dair her şeyi analiz edip birlikte yorumlayacağız.
Hazırsanız yeme - içme sektöründe var olma sürecine genel bir dalış yapalım...
Evet, yeme - içme sektörü ağırlıklı olarak kar marjının yüksek oluşu ve nakit akışının fazla olması nedeniyle yatırımcılara için her zaman çok cazip gelir. Tabii taktir edersiniz ki bu, dışarıdan göründüğü kadar kolay bir şey değil. Çünkü piyasadaki yoğun talep beraberinde kuvvetli bir rekabeti de getiriyor. Bu nedenle, bu ticaretin karmaşıklığını ve zorluklarını tanımak ve anlamak çok önemli.
Yeme ve içme sektörü tüm dünyada son yıllarda istikrarlı bir şekilde büyüyor ve günümüzde pastanın neredeyse en büyük payına sahip.
Büyük yatırımcıların sektöre el atmasının da büyümedeki payı çok büyük elbette. Ülkemizde buna örnek verecek olursak; Doğuş Grubunun (Nusr-et , Kiva, Armani Ristorante, GoMongo, GQ Bar, Mezzaluna) iyi markalarla ortaklık yapması Doors Group (Da Mario, Anjelique, Raika, Gigi, Mama, Kitchenette, Gina) ve Azumi Group (Zuma ve Roka) markaları ile güçlerini birleştirmesi ya da son zamanların parlayan yıldızı, Yıldız Kardeşlerin BVS Group'u (Günay Restaurant, Nossa Costa, Nanna Restaurant, Peysage Restaurant, Memnuni, By Balıkçı, Balık Noktası, Sait Efendi, Yeniköy İskele Restaurant) Su Entertainment (Reina, Suda Kebap, Suada Club, The Mix Live Music, G Balık, Nomads, Wyndy Beach ,Supper Club,) Çapa Marka (Cahide 3D, Limonata Mutfak Bar, Beyrouth cafe club, Arebesque,)gibi önde gelen firmaların yatırımları yeme - içme sektörünün her geçen gün büyümesini sağlıyor. Tabii bu büyümeyle birlikte demek değil ki her şey harika! Küçük ya da büyük fark etmiyor; işletmelerin sorun ya da sıkıntıları her geçen gün hızla büyüyor!
"Peki iyi bir işletmeci olmak için nelere dikkat etmeliyiz?" dediğinizi duyar gibiyim.
Öncelikle şunu söylemekte fayda var: İşletmecilik zor zanaattır... Evet dışarıdan çok renkli ve eğlenceli görünür ama "dışı sizi, içi işletmeciyi yakar!" durumu son derece gerçektir.
Bu sektörde var olmak için gerçek bir yarışçı ruhuna sahip olmalısınız! Ve yarışa başlarken de bu alandaki en zor görevin işletmecilik olduğunu bilmelisiniz.
Bu nedenle benim için işletme bir sanattır bile diyebiliriz. Nasıl bir işletmeye sahip olduğunuzun hiç mi hiç önemi yok, sadece orada sanatınızı icra edebiliyor musunuz? Ya da işletmenize duyduğunuz aşkı müşterilerinize yansıtıyor musunuz? İşte kilit soru bu!
Bu işi başarmanın yolu ise işletmenize duyduğunuz aşkı, sevgiyi süslemekte,n magazin platformlarına taşımaktan olduğu kadar; müşteriye odaklanmaktan da geçiyor.
Çünkü; hiçbir başarı tek başına olmuyor...
Tabii ki her sektördeki gibi başarı ekip olmaktan geçiyor. Ancak yeme-içme sektöründe ekip daha da büyük önem taşıyor. Sizin tek başınıza başarılı olmanız ne yazık ki mümkün olmuyor.
Şöyle düşünebilirsiniz siz her şeyin en iyisini hazırlayabilirsiniz en iyi malzeme ile en kaliteli ürünü ortaya çıkartabilirsiniz ancak masaya bakan garsonun sunumu, ürünü anlatımı ya da pişmiş ürün kalitesinin en iyi sıcaklık ya da soğuklukta sunumu tamamen ekip arkadaşınızın elinde oluyor. O nedenle siz bu sanatı icra ederken orkestranızın da sizinle aynı ruha, aşka ve sevgiyle hizmet etmesi gerekiyor.
Eğer tüm bu anlattıklarım ruhunuzda ve kuracağınız ekipte varsa yolunuz açık olsun ama değilse, renkli dünyaya aldanıp yanlış adımlar atmayın!
Yorumlarınız için: [email protected]
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.