Füsun OLGAÇ
Organize İşler-Sazan Sarmalı… SİNEMADA BİR DEVRİM Mİ?
.
İlk kez görülen bu durumun nedeni bir süre önce yapımcılarla Mars Cinema Group arasında yaşanan anlaşmazlık olduğunu hepimiz biliyoruz.
Erdoğan, söz konusu olan filmi yeni sinema yasası çıkmadan önce Netflix'e satmıştı
Gösterime 1 Şubat'ta giren ve hâlâ 1237 salonda izleyiciyle buluşan bir film nasıl olur da Netflix'te de yayınlanır?' sorusu gündeme geldi.
Kimdir peki bu Mars?
2001 yılında kurulan Mars Cinema iki yıl önce 800 milyon dolara Güney Koreli şirkete satıldı.
884 salon ve 120 binin üstünde koltukla Mars Cinema Group, Türkiye’de bu alanda tekel haline geldi
Aslında asıl konu sinema filmi sinemada oynatılmalı.
İyide kimse Sinema salonlarında seyredebilmek için ne kadar para ödemesi gerektiğini düşünmüyor.
Üstelik o kadar para verip gittiğiniz sinema salonlarında maalesef 45 dakika reklam seyretmek zorunda kalıyorsunuz.
Filim 15 günde 2.579.230 kişi tarafından izlenmeye başlamışken tv ye sizce niye sattı?
Hatırlarsanız anlaşmazlık nedeni ile 1 Ocak’ta vizyona girilmesi beklenen filim ileri bir tarihe ertelenmişti.
Ve yine hatırlarsanız hani şu kampanya adı altında bilet + patlamış mısır + içecek satış durumunu düzeltmeden vizyona sokmuyoruz demişlerdi.
Cem Yılmaz Kara Komik Filimler ile Şahan Gökbakar da Recep İvedik 6 ile kervana katılmıştı.
Daha sonra kanun teklifi önce TBMM tarafından kabul edilmiş ardından Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak yeni sinema yasası yürürlüğe girmişti.
Böylelikle Sinema bileti ayrı yiyecek- içecek ayrı satılacak filimlerden elde edilen hasılat net olarak görülebilecekti.
BKM ile Netflix anlaşma yaptıktan sona yeni sinema yasası çıkmış oldu.
Bu da Organize İşler – Sazan Sarmalı filmi hem dijital platformda hem sinema salonlarında gösterime çıkan ilk özel filim oldu.
Olaylar büyüdükçe büyüdü ve bir kesim için Nasreddin hocanın kendi bindiği dalını kesmesi gibi bir hal aldı.
Denilen ve iddia edilen şu ki 1980 lerde video kaset furyası sonucu Türk sinema salonları iş yapamaz hale gelmişti bu böyle dijital platformda oynatılırsa sinema salonları da tek tek kapanırmış.
Şu ana kadar durum anlaşıldı sanırım.
Şimdi gelelim gerçeklere..
Türkiye tarihinin en çok salonda gösterime giren filmi olarak anlaşma yapan salon işletmecileri Netflix ile olan mukaveleden habersizler miydi?
Eğer habersizler ise nasıl bir yasal sözleşme yaptılar, bu açık daha önce vardı da farkına mı varmadı kimse?
Yani açıkca sorum şu her iki yerde oynatma hakkını salonlar niye verdi?
Ya da soruyu tersten soralım Dijital platformda oynayan bir filmi salonlar niye kabul etti
Bu demek oluyor ki yeni dünya düzeninde de tokatlar tektek patlatılmaya başladı.
Bir zamanlar, bakkallar nasıl Marketlere yenik düştüyse Gazinolar bar klüp lere nasıl teslim oldularsa Televizyonlar nasıl dizilere teslim oldularsa bir filme 30-40 tl isteyen sinema salonları da aklını başına almaya mahkumdur karşılarında artık dijital platformlar var, üstelik aylık abone fiyatı sinema biletinden daha ucuz.
Şu an herkes cebinden çıkan paranın derdinde yoksa bir kaç kişi hariç kimse kimsenin umurunda değil, diğer tarafta ise Türk Sinemasını bitirmek deniliyor.
Oysa daha fazla kitlelere ulaşmak için yeni çağa ayak uydurulmalı diyorum.
Düşünsenize aynı yolda yürüyen arkadaşlar birbirlerinden bu dijital platform yüzünden karşı karşıya geldiler.
Acaba bu kavgadaki amaç gerçekten türk sineması ve salonları korumak mı yoksa her iki yerde birden olup daha fazla kitlelere ulaşabilmek mi?
Bu savaşın Kazanan tabiii ki Netflix ve tabiiki Organize İşler Sazan Sarmalı oldu.
Bence Türk sineması Organize İşler ile mi bitiyor önce bunu sorgulamak lazım?
Yoksa böylesi iddialı filimler için yeni bir kapı açıldı bunun korkusu mu?
Düşünsenize birincisi gündemden düşmeyen bir filim istesen böyle reklam yapamazsın ve de aynı anda her iki yerde vizyona giren ilk Türk Filmi ünvanına sahip oldu ve ne gariptir ki İPTV de de yayınlanmaya başlamış.
Benzer bir olay da Amerika’da yaşanmakta 4 dalda İngiltere BAFTA Ödülünü alan aynı zamanda 10 dalda Oscar adaylığı olan Roma sinema için değil dijital platform için yapılmış bir filim.
ABD’de en fazla sinema salonuna sahip iki şirket olan Regal ve AMC, Netflix’te yayınlandığı için “Roma”yı gösterime almadı.
“Roma” Oscar yarışında yer almalı mı yoksa Steven Spielberg’ün dediği gibi televizyon için yapılan bir filmin yeri Oscar değil Emmy mi olmalı?
Herkesin gözü Pazar akşamı olacak büyük yarışmanın büyük ödülünde.
Olurda Roma kazanırsa işte tüm dünyada sinema salonları dijital platforma karşı savaş başlatmış olacak.
Yılmaz Erdoğan’ın kavga ettiği Mars Group’u, 800 milyon dolara Kore medya devi CJE&M grubu içinde yer alan CJCGV adlı şirket satın aldı.
Erdoğan’ın "Organize İşler Sazan Sarmalı" filminin dağıtımcısı CJ Entertainement adlı şirket de Kore medya devi CJE&M’e ait.
Yılmaz Erdoğan Mars Group’a karşı Netflix hamlesini, yine aynı şirket bünyesinde bulunan CJ Entertainement’le birlikte yaptı.
Yılmaz Erdoğan'a sitem eden Birol Güven, "Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliği olarak "15 Şubat 2019 tarihinde ortaya çıkan yeni durum tüm sektörümüzü olduğu gibi bizi de şaşkınlık içinde bırakmıştır bir film vizyondayken aynı anda dijital platformlarda da gösterime sokmanın sinema sektörümüze telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğini düşünüyoruz.
Tek söyleyebileceğimiz şudur; bu Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliği’nin ortak kararı değildir, BKM adlı üyemizin kendi ticari kararıdır.
Birliğimiz bu kararı yanlış bulmakta ve milli sinemamız için çok kötü bir gelişme olarak değerlendirmektedir.
Çok uzun bir süredir yeni sinema yasası için verdiğimiz mücadele öncelikle sinemamızın geleceği içindi.
Bilet geliri olmayan, sinema işletmecilerinin ekonomik sıkıntı içinde olduğu bir sinema sektörünün ne geleceği olur ne de özgürlüğü"
TESİYAP olarak sinemanın herhangi bir bileşenini dışarıda bırakan hiçbir gelişmeyi onaylamıyor ve "film, sinema salonlarında izlenir " felsefesiyle salon işletmecilerinin yanında olduğumuzu kamuoyuna duyururuz" ifadelerini kullanmış.
Erdoğan’nın bu durumu için seni sinema var etti buralara getirdi şimdi sen ihanet ediyorsun diye suçlanan Erdoğan bakın kendini nasıl savunmuş
BKM nin tüm bu olaylar karşısında yazılı savunmasından bir bölüm aynen böyle.
Netflix ile yapılan anlaşmanın Türk sinemasını daha iyi bir yere taşıyacağı belirten açıklamada, “İstanbul’a ait bir filmi dünya çapında milyonlarca izleyiciye sunmak kararımızın gelecekte Türk sinemasının da aynen Türk dizilerinde olduğu gibi dünya seyircisi ile buluşmasına önayak olacağına, ülkemizin ve Türk sinemasının tanıtımına büyük katkı sağlayacağına kalpten inanıyoruz.
Ayrıca bu özel anlaşma ile filmimizi dünyanın her yerinde yaşayan sinema seyircisine ve yurttaşlarımıza izletme imkanı bulduğumuz için sevinçli ve gururluyuz” denildi.
Anlaşmanın sadece bir film için geçerli olduğu kaydedilen açıklamada,
“Netflix ile yaptığımız anlaşma sadece Organize İşler Sazan Sarmalı filmimiz için geçerlidir ve diğer BKM filmleri yalnızca sinemalarda gösterime girecektir.
Filmimizin gişe rakamları beklenen düzeyde devam ederken, ülkemizde ve dünyanın her yerinde yaşayan seyircilerimize gösterdikleri büyük ilgi için yürekten teşekkür ederiz” ifadelerine yer vermis.
Bu arada dedikodu bu ya Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz ve Mahsun Kırmızıgül’ün de Netflix ile anlaştığı iddia ediliyor
Bence bu işden en büyük kayıp Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar.
Sinemacılar, salonlarında Mart ayı sonuna kadar Sazan Sarmalı adlı filmi göstermek zorunda.
Yılmaz ve Gökbakar’ın ertelediği vizyon tarihlerinin yerini de Sazan Sarmalı alınca
Şahan ve Gökbakar insan sayısının azaldığı bahar döneminde filmlerini gösterime sunabilecekleri duyumunu aldım.
Bakalım bundan sonra neler olacak?
Şu an gözlerim Pazar akşamı olacak olan Oscar ödülleri ve Roma filminde.
Bakalım Amerika’da da salonlar mı dijital platformlar mı kazanacak?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.